Beline kadar uzanan siyah atkısı,
Beyaz gömleği,
Rugan pabuçları ve uzun bıyıkları ile tam bir eşkıyaydı.
Gaziantep sokakları ondan sorulur,
Onun adı ve onayı olmadan kuş uçmazdı…
Pavyonda en ön masa ona ayrılır,
Genelevlerde kral gibi karşılanırdı…
Namı Türkiye sınırlarını aşmış,
Dünyaya yayılmıştı…
Ne de olsa çok büyük bir iş başarmıştı…
Bundan tam on altı yıl önce dedesi kanserden ölmüş,
O da bu ölümden tam on gün sonra,
Bir doktor öldürmüştü…
O kadar ünlüydü ki…
Kime sorsanız o olayı hatırlardı…
Hapishane hayatı onu olgunlaştırmış,
İçeride ağa olmuş,
Koğuşta başköşeye oturtulmuştu…
Yıllar yılları kovalamış,
Onun gibisi hiç olmamıştı…
Böyle katil görülmemiş,
Şimdi baş tacı edilmişti…
Dün akşam şehit meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ın ağabeyi ile dertleştik;
Bu satırları ondan izin alarak yazıyorum…
Daha yazacağım çok şey olacak…
Ne Ersin’in ailesi, ne de biz hekimler bu cezayı yeterli bulmuyoruz.
2028’de “ben doktor öldürdüm” diye dolaşacak bir kabadayı ile,
aynı havayı solumak istemiyoruz.
Ersin Arslan’ın katiline verilen ceza gözden geçirilsin,
Gerekirse bir yolu bulunup bu kabadayı müebbet hapse mahkum edilsin!
İstenince oluyor,
Çok iyi biliyoruz!
Lütfen destek verin,
bu fikri paylaşın,
Ersin için…