Kilo vermek …
Dünkü yazımda (okumak için tıklayın) aç kalmanın metabolizmamız üzerindeki zararlarından bahsettim. Bugün de sizlere ne yemeli konusunda kısa bir özet aktarmak istiyorum ve tekrar ediyorum, şablon diyetlerden uzak durun!
Kişiye özel yapılmayan her uygulama başarısız olmaya mahkûmdur.
Bir orman düşünün. Ormanlarda türlü türlü ağaçlar, türlü türlü boylarda, türlü türlü kalınlıklarda bulunur. Siz ormandaki ağaçları aynı tezgâhta aynı boyda yani aynı şablonda! Kesmeye kalkarsanız ortaya çıkacak ürünlerin kimi kısa kimi uzun olacaktır.
Diğer bir deyişle, aynı şablon çok az sayıdaki insanda ya da tabiri caizse ağaçta işe yarayacak ancak büyük bir çoğunluk bu standart işlemden fayda göremeyecektir. Yani esas hedefimiz fazla kilolar değil, bireyin ne istediği olmalıdır.
Peki, kilo vermek için ne yiyelim?
Eskilere, çok eskilere gidelim… Yaklaşık on bin yıl önceye, atalarımızın ormanda yaşadığı, sabah kalktığımızda yandaki fırından poğaça, Starbucks’dan kahve, marketten çikolata alamadığımız yıllara dönelim…
Düşünseniz ya; sabah ormanda uyanıyorsunuz acıkmışsınız, simit yok, kahve yok, poğaça yok… Ne yiyeceksiniz? Karşı ağaçtaki mis gibi taptaze organik meyveleri görebildiniz mi?
Formül basit;
Obezite modern çağın bir hastalığı ve modern çağdaki en büyük baş belamız da işlenmiş – hormonlu gıdalar olduğuna göre; neyi kaçırdığımız neyi atladığımız gün gibi ortada. Unutmadan ekleyim; ilk çağda yaşayıp obez olan atamız yoktu, hepsi filinta gibi kaslı kuvvetli delikanlıydı.
Vazgeçin!
Şaka bir yana obezitenin altında yatan en temel neden işlenmiş gıdalardan vazgeçememiş olmamız. Öncelikle işe hayatınızdaki işlenmiş gıda miktarını azaltarak başlayın. Tatlı ihtiyacınızı hazır gıdalardan değil de doğal meyvelerden karşılayın. Yapılan araştırmalar toplumun en az yüzde yetmişinin her gün en az iki meyve yemediğini ortaya koyuyor.
Günde en az iki meyve yemeliyiz!
Bunun için günde iki meyve kuralını hayatınıza monte edin, ilk çağlardaki atalarınızı örnek alın sabah kalkınca bir adet elma, muz, kavun, domates ya da karpuz gibi kalorisi düşük meyveler tüketin.
Domates meyve mi sebze mi?
Araya dip not olarak sıkıştırayım: Domates bir sebze değil, meyvedir bunu da belirteyim. Çünkü domates çiçekten olgunlaşan ve içinde yeni domates yetiştirmeye imkân tanıyan çekirdekler bulunan bir bitkidir.
Karpuz cinsel fonksiyonları güçlendirir erektil disfonksiyonu giderir.
Bu bağlamda kırmızı karotenoid olan likopenden zengin karpuzdan bahsetmeden geçemeyeceğim. Karpuz hem besleyici, hem sıvı ihtiyacınızı giderici, hem kansere karşı koruyucu, hem antioksidan, hem cildi güzelleştirici hem de cinsel fonksiyonları güçlendirici özelliklere sahip olağanüstü bir meyve. Bu kadar hem dedikten sonra hala akşam ne yiyelim diye soranlara söylüyorum: Karpuz ve peynir diyorum; başka da bir şey demiyorum.
Ancak! Vur dediysek öldürmeyin koca Diyarbakır karpuzunu mideye indirmeyin, kararınca şişmeden doymadan üç beş dilim karpuz yanında az biraz peynirle maçı idare edin. Hem mideniz zamanla küçülsün, hem cildiniz gençleşsin hem de su ihtiyacınız giderilsin.
Bu aralar çok gördüğüm için tekrar yazacağım kusura bakmayın; karpuzu asla es geçmeyin ama karpuz yerken mide fesadı da geçirmeyin.
Vücudu aç ve yağsız bırakmayın!
Zeytinyağı da olmazsa olmazlarınızdan biri olsun. Bir önceki günkü yazımda da ifade ettim. Vücudu aç ve yağsız bırakmayın. Vücut aç kaldıkça bulduğunu yağa çevirip depolayacaktır. Bu yüzden kilo vermek için bu kısır döngüyü kırmak şarttır. Zeytinyağlı yaz salataları içerisine bol bol domates, salatalık ve peynir koyun yiyin geçin!
İşlenmiş gıda toksikasyonundan kurtulmak için en az iki hafta süreyle cips, kraker, poğaça, gevrek ile patates gibi nişastadan zengin gıdalardan uzak durun.
Doymuş hissedene kadar bunları yiyebilirsiniz!
Ben bunları yemezsem aç kalırım diyorsanız merak etmeyin. Bu iki haftalık sürede dilediğiniz kadar balık, az yağlı ızgara kırmızı et, baklagil (fasulye, mercimek, barbunya, börülce vs.) ve meyve tüketebilirsiniz. Hatta bunları tam doymuş hissedene kadar yiyebilirsiniz. Tüm bunları yaparken önemli olan doğru kaynaktan yağ ihtiyacınızı gidermeniz. Bu ihtiyacı da zeytinyağından karşılamalıyız!
Canım çikolata çekti diyenlere…
Kakao oranı yüksek şeker oranı düşük bitter çikolata kadar kalbe yararlı, obezite tedavisine faydalı bir tatlı yok bilmenizi isterim. Ama yine aynı cümleyi tekrar edeceğim; bitter çikolata yiyebilirseniz dediysek koca paketi iki günde tüketmeyin, azar azar tadını çıkara çıkara yiyin!
Peki, neden iki hafta hatta yirmi bir gün?
Alışkanlıklar zamanla davranış haline dönüşür de ondan. Hiç patates yiyemeyecek miyiz diyenleri duyar gibiyim. Hiç yemeyeceksiniz demedik tabi ki… Ancak buradaki amacımız şablon diyetlerle üst basamaklara çıkan temel kilo değerlerinizi yavaş yavaş aşağı çekmek olacak. Her iki üç haftada bir vücut kendini yeni bir temel kilo seviyesine indirecek. Böylelikle aç kalıp zayıflayıp tekrar eski temel kilonuza dönmeyeceksiniz, tam aksine olması gereken kilonuza vücudunuzu ikna ede ede ve yiye yiye ulaşacaksınız. Ve en önemlisi hiç aç kalmayacaksınız! Açlık demek kilo almak demektir, şablon diyet felakettir. Hadi aynı sözü tekrarlayalım:
Kilo vermenin az yemek yiyerek aç karnına dolaşmaktan ve çok hareket edip tükenmekten geçtiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz!
Yarın sporla ilişkili ezberlerinizi bozacağım. devamını okumak için tıklayın
Uzm. Dr. Özgür NİFLİOĞLU
Obezite – Diyabet – Sağlıklı Yaşam
“Kilo vermek için ne yiyelim?” için bir yanıt
Gerçekten çok açıklayıcı yazmışsınız cok teşekkür ederim emeğinize sağlık bütün söylediklerinizi dikka’e alarak devam edicem bundan sonra ve paylaşımlarınızın devamini da sabırsızlıkla bekliyorum