NORMALLİK ÜZERİNE :
Psk. Nilüfer YALINÇETİN’in Yazısı
Danışanlarımdan sıklıkla “Sizce ben “normal” miyim?”, “Benim gibi insanlar var mı?, “Hangisini yapmam “normal?” şeklindeki sorularla karşılaşırım ve her defasında aklımdan “Normal” nedir?, “Normal”liğin ya da “normal dışı”lığın sınırları nelerdir? ve bu sınırlar neye göre belirleniyor? “Kime neye göre “normal?” soruları geçer.
Neden ruh sağlığı alanında “normal”lik kavramı sorun yaratıyor? Diğer alanlara baktığımızda örneğin kalp atım sayısı bellidir. Tartışma gerektirmez. Yetişkin bir bireyde kalp atımı sayısı 70-80 arasında olarak kabul edilir. Bunun 100 üstünde olduğu görüldüğünde yüksek olduğu kabul edilir. Ancak ruhsal sağlık alanlarında böyle kriterler yoktur. Çünkü insan psikolojisi çok daha karmaşıktır. İnsanın “normal” ya da “normal dışı”lığından söz ederken çok ince bir çizgiden bahsediyoruz aslında.
Peki nedir bu “normal” sözcüğünün kelime anlamı. Fark ettim ki bu kadar sık kullandığım bir sözcüğün gerçek anlamını hiç araştırmamışım. Türk dil kurumunun sözlüğünde “normal” sözcüğü
- Aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum
- Kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun olarak tanımlanıyor.
Birinci tanım ortalama durum, aşırılık olmaması. Yani herkesçe kabul edilmiş bir kriter yada standart. İkinci tanımlamada kullanılan sözcüklere dikkat çekmek istiyorum. Uygun, alışılagelen, aşırılığı olmayan… Yani “normal” olmak demek belirli kurallara uymaktır diyebilir miyiz? Kurallara uyanlar “normal”ler ve uymayanlar “normal dışı” olanlar.
“Normal”liğin tartışılan yanı da bu kurallar yada standartlar değil midir? Psikolojik olarak sağlıklı olma, tamamen makul standartlara dayanan bir kavram değil midir. Bu yazıyı okurken şu anda bir çevrenize bakın. Neler görüyorsunuz? Sizi neler tedirgin ediyor ya da korkutuyor? Sık sık karşılaştığımız durumlarda böyle bir his yaşıyor musunuz? Aslında “normal”lik tanıdık olma ile tanımlanabilir. Yani şüphesiz çevremizde tanıdık olan olaylar bize “normal” gelirken, tanıdık olmayanlar, daha seyrek görülenler “normal” dışı olarak tanımlanır. Ama şundan da eminim ki bugüne kadar çoğunlukla hep “normal” dışı olanlarla ilgilendiniz. Çünkü “normal”lik daha önceden de belirttiğim gibi standartlara dayanır ve genellikle “normal” olan değil “normal dışı” olanla ilgileniriz.
Belirli bir insanın senin kişisel sınırlarının içinde olan olaylara, kendi kişisel algısından bakarak senin deneyimlerin hakkında karar vermesi ne kadar ilginçtir…
Bu arada sizlere kendimi tanıtmadım. Ben Nilüfer Yalınçetin Tunca. Ege Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunuyum ve şu anda Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalına bağlı bir programda yüksek lisansımın tez çalışmalarına devam ediyorum. Bireysel ve grupla danışmanlık ayrıca kurumsal danışmanlık alanlarında çalışıyorum. Peki neden “normallik” konusunu seçtim? Öncelikle genel bir başlangıç yapmak istedim. Size genel bir çerçeve sunarak, her birinizin bunu kendi özel çerçevesi içinde yorumlayarak, sorgulamasını istedim Tabii ki, toplumsal olarak uymamız gereken kurallar vardır, topluluk halinde yaşadığımıza göre birbirimizin sınırlarını ihlal etmemizi engelleyen kurallara uymamız kaçınılmazdır ancak kendi öznel dünyamızda, hepimizin içimizde hiç sorgulamadığı, öylece verildiği gibi kabul ettiği doğrular var ve bu doğrular ,bunlara inançlarda diyebiliriz, hayatımızı kolaylaştırmak yerine bazen bizi zora sokuyorlar. Peki neden yazı boyunca tüm “normal” ve “normal dışı”lığı tırnak içinde kullandığımı merak etmiş olabilirsiniz… “Normal”lik göreceli ve muğlak bir kavram olduğu için tırnak içinde kullanmamın yanında bu sözcük üzerinde biraz daha düşünmenizi sağlamaktı amacım. Aslında ben sizleri bu konuda biraz rahatsız ederek, doğru,“normal” olarak kabul ettiklerinizden hangilerini gerçekten deneyerek, doğruluğunu görerek içselleştirdiğinizi görmenizi istiyorum.
Psk. Nilüfer YALINÇETİN
yalincetin01@yahoo.com