Yağmurlu havalarda daha çok seviyorum bu şehri.
Yollarda biriken sulara, çamurdan “rezil” olan ayakkabılara, zaman zaman taşan derelere, felç olan trafiğe rağmen seviyorum.
O, bir sevdadır demişler, boşuna dememişler.
Böyle zamanlarda, hüznünü ve yalnızlığını, üzerimize gözyaşı olarak döküyor sanki.
Son on yıldır, doğru dürüst taş üstüne taş konmayan bir şehirden, şehrimizden bahsediyorum: İzmir.
***
Öyleki, eleştirmek bile acı veriyor zaman zaman.
“Dost acıyı, tatlı söyleyendir” demiş Hz.Mevlana,
Tatlı söylemeye niyet edip, yazıyorum bu satırları.
Sorunun değil, aklın bir parçası olmak içindir gayretim. Çözüm bulmak için.
İzmir’i yaftalayanlara inat, doğruyu bulacaktır bu şehir.
Binlerce yıldır olduğu gibi.
***
Nobel edebiyat ödüllü, İzmirli şair Yorgo Seferis’in şiirinde söylediği gibi bekliyor İzmir…
Destansı Öykü’den
Üç yıl boyunca
hiç durmadan haberciyi bekledik
gözlerimizi dikip
çamlara, kıyıya ve yıldızlara.
Bir olup sabanın demiriyle, omurgasıyla geminin,
İlk tohumu arıyorduk
eski oyun yeniden başlasın diye.
***
Emin olun, oyun yeniden başlayacak…
Yürürken üzerimize dökülen şehrin gözyaşları, içimizdeki ruhu canlandıracak.
Yeni, yeniden, güzel İzmir’in olacak.
Ege’nin incisinde bir tek;
Basmaya bulamadığımız çamur kalacak.