Zeytinyağı mı ayçiçek yağı mı? – Yemeklerde hangi yağı kullanalım?
Zeytinyağının obeziteyle mücadelede anahtar rol oynadığının altını çizerek ve bir kısım zeytinyağı karşıtı lobinin uydurduğu üç yanlışı masaya yatırarak konumuza başlayalım:
Neymiş zeytin yağı ile kızartma yapılmazmış – hadi oradan!-
Zeytinyağının yanma ısısı düşükmüş -bre cahil!-
Zeytinyağlı yemek ya da kızartma yapılacaksa riviera ya da rafineri zeytinyağlarını kullanmak gerekirmiş -yok artık!-
Kızartma sağlığa zararlıdır diyerek ve buna aldırmayacağınızı da bilerek; hadi gelin en başından başlayalım:
Zeytinyağı nedir, nasıl elde edilir?
Zeytinyağı denince aklıma hep, kasım – aralık aylarında zeytin toplama işinde ailesine yardımcı olmak için benden rapor almak isteyen çocuklar geliyor. Oğlum okul var ne diye zeytine gidiyorsunuz dediğinizde de aldığınız cevap hep aynı oluyor: “ekmek parası doktor ağabey ne yapalım, kitapları mı yiyelim?”
Eğitim müfredatlarının özellikle tarımla uğraşılan bölgelerde o bölgelerin sosyodinamik ve zirai özellikleri gözetilmeden yapılması ne kadar büyük bir yanlıştır diyor, bu konuyu başka bir yazıya bırakıyorum.
Dönelim zeytine; zeytinler toplandıktan sonra dallarından temizlenir ve yıkanır. Ardından zeytinler kırıcı makinalarda kırılır parçalanır hamur kıvamına getirilerek ısı altında iyice yoğrulur. Bu esnada üç madde elde edilir.
Zeytinyağı
Kara su
Pirina maddesi
Elde edilen bu maddeler daha sonra santrifüje edilerek birbirinden ayrılır ve zeytinyağı elde edilir.
Şimdi bu noktada kavram kargaşasına son vermek adına bazı terimleri sizlerle paylaşmak istiyorum:
Öncelikle zeytinden elde edilen yağların neler olduğu ile başlayalım:
Natürel (Doğal) Zeytinyağı (Virgin Olive Oil – İngilizcesi)
Bu zeytinyağı tipi en doğal zeytinyağıdır, zeytinlerin presten geçirilmesi sonrasında karasu ve pirinasının ayrılması sonucu elde edilir, doğrudan yenebilir.
Rafine Zeytinyağı (Olive Oil – İngilizcesi)
Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde elde edilen zeytinyağlarının yarıdan çoğunun asit oranı yüksektir. Bu yağların piyasada tüketilebilir hale gelmesi için işlemden geçmesi gerekir. Yüksek asitli yani yemeye uygun olmayan “lampant*” zeytinyağlarının kimyasal yöntemlerle (kömür – kimyasal maddeler – fiziksel filtreler kullanılarak) rafine edilmesiyle elde edilir. Refinement işlemiyle bu yağların asidi sıfıra indirilir ne tadı, ne kokusu, ne rengi, ne de besleyici bir özelliği kalır.
Soldaki fotoğraf günümüzden 2000 yıl öncesine ait bir zeytinyağı kandiline aittir. Aydınlatma amacıyla kullanılan bu kandillerdeki yağlara işte lampant denir (lamba için zeytinyağı). Lampant deyimi buradan geliyor.
Pirina yağı (Pomace oil – İngilizcesi)
Zeytin sıkımı gerçekleşip, zeytinyağı ayrıldıktan sonra geriye pirina denilen -kötü kokulu- bir madde kalır. Bu maddeye çeşitli çözücüler katılır ve içinde kalan zeytinyağının açığa çıkarılması sonucu pirina yağı elde edilir.
Bu yağ yenmez fakat kozmetik sektöründe alıcı bulur. Bu noktada bir de böyle atık maddelerle değil de saf zeytinyağı ile elde edilen kozmetik ürünlerin ne kadar kaliteli olabileceklerini düşünün.
Piyasada satılan zeytinyağı türleri nelerdir?
Zeytinyağı marketlerde şu alt türlerde satılır:
Sızma (Extra virgin olive oil – İngilizcesi)
Natürel (Virgin olive oil – İngilizcesi)
Rafine (Refined / Pure olive oil – İngilizcesi)
Riviera tipi (Olive oil – İngilizcesi)
Sızma zeytinyağı nedir?
En fazla %0,8 oleik asit içeriğine sahip zeytinyağıdır. Doğal yağlar içerisinde en değerlisi, en hafifi, en sağlıklısı bu zeytinyağıdır. Koruyucu antioksidanlar (fenoller) açısından zengindir.
Natürel zeytinyağı nedir?
Oleik asit oranı %0,8 ile %2 arasında değişen zeytinyağıdır, ikinci kalitedir. Asitlik oranı haricinde sızma zeytinyağından farkı yoktur.
Rafine zeytinyağı nedir?
Oleik asit oranı %2’nin üzerinde olan zeytinyağlarının iki paragraf yukarıda anlattığım kimyasal işlemlerden geçirilerek yağ asidi oranının azaltılması ile edilen zeytinyağıdır. Tadı, kokusu, rengi ve tıbbi hiçbir yararı yoktur. Antioksidan kapasitesi yani fenolleri kimyasal işlemler sonucu yok olmuştur. Sözüm ona kızartmalarda kullanılması tavsiye edilir ama az bekleyin o aşağıda konuya geliyorum.
Riviera tipi zeytinyağı nedir?
Bence bir satış – pazarlama mucizesidir. Rafine zeytinyağının tüketiciye tabiri caizse -satmanın- farklı bir yoludur. Hiçbir işe yaramayan rafineri zeytinyağı (%60 – 80) ile ikinci kalite doğal zeytinyağının (%15 – 45) karıştırılması sonucunda elde edilen bir yağdır. Tadı kokusu besleyiciliği olmayan yağa koku tad vs. katmayı amaçlar. Asit oranı en fazla %1’dir. Sözüm ona yemeklerde bu yağı kullanın ki kokmasın denir -hadi oradan!. Besin değeri bakımından doğal zeytinyağının yanına yaklaşamaz bile.
Yağdaki asit oranı ne anlama gelir?
Zeytinyağı konusunu bu kadar detaylı anlatmışken; yağdaki asit oranı konusuna değinmezsek olmaz. Çünkü zeytinyağından hiç anlamayıp, yol kenarındaki organik teyzelerin sattığı zeytinyağlarına yaklaşıp bunun asit oranı nedir diye ukalalık yapan İstanbullarının bilmeden en çok sorduğu sorudur bu.
Bilmezler ki o teyzenin her gün yediği domatesi, biberi, patlıcanı özel jetleri olsa dahi yiyemezler İstanbul’da, bir de artistlik yaparlar yurdum insanlarına. Ağaçtaki turuncu “temmuz ayında portakal çıkmış” diye yemeye kalkıp yüzü buruşan İstanbullu gördüm ben… Neyse 🙂
Yağdaki asit oranı demek, o yağın içindeki oleik asit miktarı demektir. Örneğin zeytinyağının asit oranı 1 ise o zeytinyağının 100 gramında 1 gram oleik asit olduğu anlaşılır. Yağdaki asit oranı yağın kalitesini belirler fakat yağdaki asit oranının düşük olması her zaman o yağın kaliteli olması anlamına gelmez. Çünkü yağın kalitesi denince o yağın tadı kokusu acılığı hepsi beraber değerlendirilir. Buna zeytinyağının organoleptik özelliği denir. Yani bir yağ 2 asit oranına sahipken öyle bir lezzeti olur ki parmaklarınızı yersiniz. Zevkler renkler tartışılmaz lakin sırf asit oranı düşük diye de bir yağ olağanüstü kaliteli olmaz! Olaya bütüncül bakmak gerekir.
Zeytinyağı mı ayçiçek yağı mı? – Yemeklerde hangi yağı kullanalım?
Aslında buraya kadar yazılanlardan sonra sorunun cevabı ortada ama birkaç küçük bilgi notu daha ekleyelim. Neymiş efendim zeytinyağı ile kızartma yapılmazmış, kızartma ayçiçek yağı ile yapılırmış – Hadi oradan!
Yemeklerde sızma değil riviera / rafine zeytinyağları kullanılmalıymış – Bre cahil!
Her yağın bir yanma derecesi vardır. Rafineri edilmemiş soğuk sıkım ayçiçek yağının yanma derecesi 107 derece iken, sızma zeytinyağında bu ısı 220 – 230 derecelere ulaşabilmektedir. Rafineri ayçiçek yağında yanma derecesi 230 dereceye ulaşırken, rafinerizasyon sürecinde zeytinyağında olduğu gibi içindeki bütün olası koruyucu maddeleri kaybettiği için bu yağın kızartılması tamamen sağlığa zararlıdır.
Nedir bu fenol meselesi?
Kızartma hiç şüphesiz sağlıklı bir pişirme yöntemi değildir ancak pek çok insan için vazgeçilmezdir. Buradaki esas mesele kızartma sırasında ortaya çıkan zararlı maddelerin hangi yağ tarafından ne oranda engellenebildiği ile ilgilidir. Bu koruyucu kapasite o yağın antioksidan özelliği ile ilişkilidir. Koruyucu antioksidanlar ikiye ayrılır lipofilik antioksidanlar (tokoferoller – yağda daha çok çözünür) ve hidrofilik antioksidanlar (asidler, fenolik alkoller ve bileşenleri – suda daha çok çözünür). Tokoferoller pişirme sırasında 180 derecede parçalanıp inaktive olurken; bifenoller ve polifenoller yüksek ısı derecelerinde koruyucu özellik gösterir.
Sızma zeytinyağları ve naturel (doğal) zeytinyağları bu koruyucu maddeler açısından oldukça zengindir. Polifenoller pişirmede önem arz ederken, tokoferoller oda ısısında yağın bozulmadan kalması noktasından önem teşkil eder. Esasında tokoferoller ve fenolik maddeler beraber koruyucu özellik gösterirler fakat bu başka bir konunun yazısı. Sonuç olarak -görece- en sağlıklı kızartma zeytinyağında yapılandır. Fakat riviera ya da rafine zeytinyağında yapılan değil. Yukarıda da belirttiğim gibi ısıl işlemden geçen zeytinyağı koruyucu özelliğini kaybeder.
Kızartma sırasında açığa çıkan kanserojen serbest radikallerden vücudumuzu korumanın yegane yolu saf zeytinyağı kullanmaktan geçer.
Zeytinyağı kokuyor diyorsanız…
Şunu diyenleri anlayışla karşılarım – zeytinyağı kızartınca kokuyor- bu bölgesel bir özelliktir ve zevk meselesidir. Bazı bölgelerin zeytinyağları kokarken bazı bölgelerin zeytinyağları kokmaz, bu durum tamamen aromayla ilişkilidir. Damak tadınıza uygun aromayı keşfetmek size kalmıştır.
Özetle;
Sağlıklı zeytinyağı sızma zeytinyağıdır. Rafineri, riviera gibi reklam ürünü yağlardan dinlenin dinlenin kaçın, benden söylemesi.
Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu
İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı
Obezite, Diyabet ve Tiroid Hastalıkları
Sorularınız için facebook.com/ozgurniflioglu
“Zeytinyağı mı ayçiçek yağı mı? – Yemeklerde hangi yağı kullanalım?” için 10 yanıt
Açıklayıcı güzel bir yazı olmuş tesekkürler
Ben de bu kızartma konusunda takılmıştım; bilgiler için çok teşekkür ederim, faydalı oldu.
Ağzına yüreğine sağlık kardeşim. Bu aydınlatıcı bilgilerin için çok teşekkür ederiz
Hocam, kime inanacağımızı şaşırdım inanın. Kızartmada ve yemeklerde riviera kullanıyorduk. Soğuk lezzet, yani salatada da sızma. Üstünde öyle yazdığı için. Artık sadece sızma mı kullanacağız?
Merhaba Ayhan Bey, bence sadece sızma kullanın
Zeytinyağı kızartmada kullanınca zaten faydası kayboluyor diye ayçiçek yağı kullanıyorum. Sırf yağa kıyamadığımdan,ama zeytinyağında kızaran patatesin lezzetine doyum olmaz.Aslında ısı arttığında YANIYOR dediğimiz noktaya yöre insanı DUMANLANMA der ve mümkünse yağ dumanlanmadan kızartmalıkları atarlar,ısı kontrolünü düzgün yaptığımızda da o kızartma efsane olur.Yöre de Çanakkale. Saygılar.
Dumanlanma dediğiniz süreç ısı arttığında zeytinyağı içerisindeki nemin(su) buharlaşmasıdır asıl yağın artık yanmaya başladığını gösteren dumanlanma 200 dereceden sonra ortaya çıkmaya başlar.
Sağolasın.
Teşekkürler.
İşte aradığım doktor , modern tıbbın kölesi olmamış , gerçekleri yazan bir doktor. Riviera zeytinyağı falan değildir (aynı tereyağ yerine kalp dostu! Becel olayı gibi) . Çok teşekkürler
Patatesi kesmeşekerin yarısı kadar küp küp doğrayın. Tavaya 2 mm yüksekliğinde sızma zeytinyağı koyun. Zamanla 2 mm bile çok diyebilirsiniz. Ocak, ne en yüksek alevde, ne de en düşük alevde yansın; alev ortada olsun. Yüksek alev içini çiğ bırakmanıza neden olur. Patatesi kızgın olmayan tavaya boşaltın, altı az kızarınca karıştırın, aynı süre sonra tekrar karıştırın, bu şekilde aralıklı karıştırmaya devam edin. Kızarmalar yeterince olduğunda tuzunu atın iyice karıştırın. Aşçılığınız iyiyse kavurma değil kızartma olur. Bu şekilde %95 ten fazla tasarruf edersiniz. Annem ve ablalarım dediğimi yapmıyor ve ayçiçek yağından vazgeçmiyor. Umarım deneyen olur.
Hocam olayı gayet açıklayıcı, çok güzel ifade etmişsiniz, teşekkürler tebrikler.