Kategoriler
Köşe Yazılarım

Doktorun feci ölümü!

Olağan günlerden biriydi,
Hava soğuk ve kasvetliydi,
Kapının önündeki vatandaş yığınını sessizce yararak geçti,
Mikrop yuvası olan poliklinik kapısının kolunu usulca açtı,
Düşünceli bir şekilde oturdu,
Öyle reklamlardaki Mehmet Bey gibi,
20’si randevulu,
20’si sıradan;
40 hastası filan yoktu.
Tam tamına 120 vatandaş kapının önünde onu beklemekteydi…
Hepsi de acil,
Hepsi de öncelikliydi!
Kızının da kendisi gibi iyi bir eğitim almasını,
Memlekete faydalı olmasını istemekteydi…
Bugüne kadar milyonların girdiği,
Anadolu lisesi, fen lisesi ve üniversite sınavlarını,
Türkiye derecesiyle geçmişti…
Kolay değildi,
Eve ekmek parası götürmek derdindeydi.
Bunun için de performans sistemi saçmalığında debelenmekteydi.
Yoruldu.
İzne çıkınca geliri azalacağı için,
Senelerdir mesaideydi;
Göğsü sıkışmaya başladı,
Gençliğini ve özgürlüğünü uğruna harcadığı tıp,
Şimdi onu öldürmekteydi.
Mutluydu,
Çözerse ilahi adalet çözer dedi;
Bugüne kadar hiçbir tanıyı atlamadı,
Atladığı tek tanı da kendi sonu oldu!
Yorgun geldi,
Daha yorgun gitti,
Yazık oldu!

Türkiye’de hekimlerin büyük bir kısmı maddi imkansızlıklar sebebiyle izin kullanamıyor, dinleme fırsatı bulamıyor.

Kronik yorgunluk ve polikliniklerde çok hasta bakılması kanser hastalığının atlanmasına ve doğru tanı konulmasına engel oluyor.

Artık hekimler performansa dayalı değil “sabit gelir” istiyor.

Artık hekimler para kazanmak için yüzlerce değil dünya standartlarında belli sayıda hasta bakmak istiyor!


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Ben Sağlık Bakanı olsam…

Ben Sağlık Bakanı olsam…

Çıkar bir bakarım önce…

Dr. Özgür’ü, Erdinç’i, Fatih’i, Fırat’ı ve Rıza’yı ararım…

Hiç kusura bakmayın ama hocaları filan aramam,

Sizi çok aradılar vaktiyle,

Ama aradıkları üniversitede bulamadılar…

Sonra aile hekimlerini ararım,

Ne yerler ne içerler ne ederler diye…

Acillerde gözleri şişen pratisyen arkadaşımı ararım,

Yeşil alanda renk körü olup olmadıklarını sorarım…

Hemşirelerimi ararım mesela,

Sevinç Ebe’yi ararım…

Çöp toplayan eline hepatitli hastanın iğnesi batan Muharrem Efendi’yi ararım,

İzmir’de sağlıkta şiddet sonucu kör olan Güvenlik Özkan’ı ararım…

Bazı genel sekreterleri ararım;

Müteahhit misin doktor musun diye sorarım…

Kendini müteahhit sananların;

“ailevi sebepler dolayısıyla” istifaya hazır olan dilekçelerini postalarım…

112 Murat’ı ararım,

Hani o kalp krizi geçirdiğinde oğlundan önce eve varan Kara Murat’ı,

Geçen ay trafik kazasında kaybettiği ambulans şoförü arkadaşının acısını paylaşırım.

Her sabahı,

Güzel ülkemin buram buram Anadolu kokan başka bir şehrinde;

Asistan hekimlerle gevrek-peynir yiyerek karşılarım…

Bu arada biz İzmirliler simite Gevrek deriz sakın uzatmayın!

Ararım ararım da şu sorunun cevabını bir türlü bulamam:

Yaş ortalaması 29 olan bir ülke,

Neden yaş ortalaması 54 olan bir meclis tarafından yönetilir,

İnanın anlayamam…

Anlarım da;

Susarım…

Dedim ya ben Sağlık Bakanı olursam,

Sizi en yakın zamanda arayacağım.


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Bedelli Askerlikte Son Gece

Bir gece düşün,
Başını yastığa koymuşsun,
Kafan rahat,
Face yok,
Twitter yok,
Google’da bedelli aratmak yok,
Boş bedelli haberleri yok,
Bedelsiz geceler yok,
Yok işte,
Hiçbir şey yok!
Sadece resmi gazete bedelli var;
Dert yok,
Tasa yok!

x x x

Biz bunun için çalıştık,
Biz buna inandık,
Biz bu hedefe odaklandık,
Zafere çiçekli yollardan gidilmese de,
Gittiğimiz yollara çiçekler bıraktık!
Biz başaracağımıza inanıyoruz!
Biz sabrın sonu selamet diyoruz!
Biz yarını görebiliyoruz,
Ve biz birbirimize güveniyoruz!

x x x

Biz geçen ay bir araya gelen bir milyon yüz elli bin genç,
Müjdeli bir haber bekliyoruz…
Artık geç olmasın,
Çünkü “güç” olmaya başladı,
Yorulduk;
Yormayın…
“Zorlaştırmayın,
Kolaylaştırın,
Müjdeleyin,
Nefret ettirmeyin…*
Lütfen anlayın:
Yeter artık!

*Hz. Muhammed S.A.V. Hadis-i Şerifi


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Bedelli Askerlik Mutfağında ne pişiyor?

Sosyal medyada gündeme oturan,

Gazetelerin manşetlerini dolduran,

Yaş 25 bedel 15 diye yankılanan,

O müzmin konu:

“Bedelli Askerlik”

x x x

Çıkacak mı çıkmayacak mı diye,

Kafalar karışadursun;

Bu işin mutfağında nasıl bir ekip var onu anlatmak istedim bugün…

Önce bir facebook sayfası,

En nihayetinde bir twitter hesabıydık,

Desteklerinizle platform olduk;

Ayda 1 milyon tekil ziyaretçiyi durduramadık;

Bedelli Askerlik Derneği kurduk;

Mutfak ise çok dolu;

Türkiye’nin en iyi genç akademisyenleri,

En iyi bilgisayar ve sosyal medya dehaları,

İş bitiren hukukçuları,

İnsan sevgisi dolu sağlık çalışanları,

Alanında uzman mühendisleri,

Ve ticareti bilen işadamları,

Esnafları ve sayamadığım onlarcası ile

Hep bir aradayız!

Mutfak güçlü olunca,

Çıkacak yemek de inanıyoruz ki güzel olacak!

25 Yaş “değişken” bedele,

Son noktayı Sayın Cumhurbaşkanımız,

Recep Tayyip ERDOĞAN koyacak!

Az kaldı,

Az daha sabır!

Başaracağız…


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Bedelli Askerlikte Son Durum Ne?

Yorulduk azizim…

Günde yirmi bir saat çalışmaktan,

Üç saat uyku ile tweet atmaktan,

Sosyal medyada gündem olmaktan,

“Sözde” bedellicilerin küfürlerini duymaktan,

Yaralı parmağa işemeyenlerin akıllarından,

Yorulduk,

Yorulduk azizim…

Bazen kapatıp gidesim var her şeyi bilesiniz…

Ama aranızda öyle “insanlar” var ki…

İnanın her şeye değersiniz!

Bizler sonuna kadar devam edeceğiz,

Gelirsiniz,

Gelmezsiniz,

Yine siz bilirsiniz!

Ama biz bu işi halledeceğiz!

Bedelli Askerlik Derneği’nin verdiği kurumsal güç ile,

Aşılmaz dağları aşacak,

Geçilmez denizleri geçecek,

Varılmaz denilen hedeflere varacağız!

Biz inanıyoruz…

Hiç durmadan çalışıyoruz,

Taleplerimizi yakmadan, yıkmadan, dökmeden istiyoruz;

Türkiye gençliğine yakışır bir vakurla;

Hedefe doğru yürüyoruz!

Sabredin az kaldı;

Başaracağız;

Son durum bu işte!