Fani hekimlik hayatımda,
Profesör olup,
Vitrifiye seçen,
Uzman olup,
“İdari güneyini” büyüten,
Pratisyen olup,
Hastane bahçesiyle uğraşan,
Çok ama çok doktor gördüm…
Ve bunların toplam sayısının,
En az on bin olduğunu öğrenince,
Sizin gibi şaşırdım!
x x x
Bir sürü lüzumsuz makam üretip,
Buraları “o dönemin doktorları” ile doldurduğumuz sürece,
Kimse memlekette hekim açığı var demesin.
Hani doktordan Bakan olmasını,
Hadi bilemedin,
Müsteşar ya da Kurum Başkanı olmasını anlarım da,
Sağda solda bu kadar doktorun,
Çiçek böcek için taşrada heba edilmesini anlayamıyorum!
x x x
Eyvallah,
Hekim her şeyi yapabilir,
Buna hiçbirimizin şüphesi yok;
Ama sağlık sistemi içerisinde,
Bir doktorun,
Tuvaletle, klozetle, kapakla uğraşması,
Tam anlamıyla israftır!
Buna son verildiği an;
Ne acile doktor ararız,
Ne de gençleri mecburi hizmete yollarız,
Benden söylemesi…
Kategori: Köşe Yazılarım
Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu’nun tıp, sağlık ve ülke gündemine ilişkin fikirlerini içeren köşe yazıları
İşte bu kaçıyor
Umarım bu satırları,
Türkiye’de tıpta uzmanlık eğitimi,
Tamamen ücretli hale gelmeden okumuşsunuzdur…
x x x
Bir yanda ileri sol,
Diğer yanda ileri sağ hekimler,
Ortada ise sizler,
Yani Asistan Hekimler!
x x x
Uzman olduğumdan bu yana,
Dikkatimi çeken bir durum var:
Asistan Hekimlerin artık gerçek ve demokratik bir temsiliyeti yok!
Olsa ne olur,
Olmasa ne olur denilebilir ama;
Eğer bugün “nöbette sayı sınırlamasından” söz edebiliyor,
Ya da sabit döner sermaye alabiliyorsanız,
Bu vakti zamanında,
Kelle koltukta yaptığımız çalışmaların neticesidir diyebiliriz!
Şunu da çok iyi anlamak gerekir ki;
Bu iş sadece grev yapmakla da bitmiyor:
Bitse emin olun “zamanında” bitirirdik!
x x x
Sevin ya da sevmeyin,
Gidip Sağlık Bakanı’na,
Ya da Bakanlık Bürokratlarına,
Meseleyi anlatmak,
İkna etmek gerekiyor…
Gak guk edecek azınlığı bir kenara iterek,
Şunu açıkça ifade ediyorum ki,
Şu an temsiliyetinizi;
Demokratik olarak sizi temsil etme kabiliyeti ve yeteneği olmayanlara kaptırmak üzeresiniz…
x x x
Biz bu bayrağı bir yere getirdik,
Bunu ileri götürecek olanlar sizlersiniz,
Nasıl derseniz,
Cevabı var;
Ne zaman derseniz:
Trafoya kara kedi girmeden,
Yani:
Giden gitmeden,
Bu işi bitirmelisiniz…
Yapabilirsiniz,
Çok zor değil!
En azından sizden sonrakiler,
Uzmanlık için,
Para vermeden!
Bunu Neden Yazamıyorum?
Kapı açılıyor,
Bir elli boylarında,
Seksen yaşlarında,
Tatlı mı tatlı bir teyze içeri giriyor,
Ah benim yavrum diyerek yanaklarımı sıkıyor,
Ardından canım benim diyerek,
Bir sağdan,
Bir soldan öpüyor…
Asla durduramıyorsun;
Mümkün değil!
Ben sana her gece namazımda dua ediyorum diyerek,
Yanaklarımı tekrar sıkıyor…
Evinde;
Elektrik yok,
Su yok,
Okuma yok,
Yazma yok,
Kırılmak üzere bir bastondan başka,
Hiçbir şeyi yok…
Aslında bastona ihtiyacı da yok…
Dağ köyünde yaşıyor,
Ege’nin kekik kokan dağlarından,
Ovaya inen bir Anadolu kadını…
Biz size muhtacız evladım,
Allah sizi başımızdan eksik etmesin
Bizi ne olur bırakmayın, diyor.
Gözlerim doluyor,
Bir şey diyemiyorum.
İşte bundan sonrasını yazamadığım,
Bir Türkiye’de yaşıyorum.
Ne diyelim?
Allah kurtarsın.
Bernardino Ramazzini ne dedi ki?
Her ne kadar adı,
Ramazan pidecisi Bernardo’yu anımsatsa da;
Tıbbın başka bir babasıdır Ramazzini…
1633’de İtalya Carpi’de doğmuş,
81 yıllık ömründe,
Nice araştırmalarda bulunmuştur.
Meslek hastalıklarını yazdığı kitabı;
“De Morbis Artificum Diatriba”
Bu çalışmaların en tanınanıdır.
İş güvenliği kavramını ilk defa ortaya atan,
Dile kolay,
Bundan dört yüz yıl önce meseleye değinen İtalyan,
Büyükbabası Hipokrat’ın izinden yürümüş,
Yenidünya Amerika’da kabul gören fikirleri,
Buralarda buharlaşmıştır…
Rönesans ve reformun oluşturduğu yeni akıl,
Fikri kıtlar sebebiyle Türkiye’de yayılamamış,
Matbaayı “şeytan icadı” bilenler yüzünden,
İlim buralara ulaşamamıştır.
Bugüne kadar kot taşlayan işçilerden,
Tersanede can veren gençlere kadar,
Binlerce yurttaşımızın katlinden;
İşte bu zihniyet sorumludur.
Ne de olsa,
Hipokrat gevurdu,
Bernardino İtalyan…
İbrahim Müteferrika Şeytan!
Sorarım sana kimsin sen?
Hadi oradan!
Her şey mükemmel gidiyor…
Vatandaş yılda sekiz kere doktor görüyor,
Ağrı kesiciden,
Mantar tedavisine,
İstediği ne varsa,
Alıp gidiyor…
Birim zamanda o kadar çok tıp öğrencisi üretiyoruz ki,
Dünya bize hayran kalıyor…
Bilimsel yayınlarda patlama söz konusu,
O kadar çok yayın çıkarıyoruz ki,
Hiçbir işe yaramıyor…
Arada Nobel alan tıbbi keşiflerimiz,
Dört bin puanla ödüllendiriliyor…
Düşünsene dünya tarihini değiştiriyorsun,
İki yüz hasta bakmış kadar puan alıyorsun…
Mükemmeliz işte;
Var mı bize yan bakan?
Sağlıkta şiddet sona erdi bu arada;
Çünkü artık basın oralı olmuyor,
Yeni haberleri vermiyor,
Ve şiddet “Türk usulü”
Şıp diye çözülüveriyor…
Bir de satırlar bitmeden,
Size bi mide ilacı,
Bi ağrı kesici,
Bi de alerci ilacı yazayım da,
Okuduklarınız boşa gitmesin
İsraf edilen bizim vergilerimiz ne de olsa;
Kim demiş “sağlık sistemi freni patlamış kamyon” gibi diye?
Hadi oradan Niflioğlu,
Hadi oradan!
Son olarak,
Yazıyorsun da çözüm var mı diyenlere gelsin:
Öyle çözümler var da;
Soran yok…
Yazık,