Kategoriler
Köşe Yazılarım

Doktoru hapse attılar!

Hekimlik sanattır,

Sanat özgürlüktür!

Özgürlük bağımsızlıktır,

Bağımsızlık zenginliktir!

Hekimler bugün itibariyle;

Ne özgür,

Ne bağımsız,

Ne de zengindir!

Sanatçı sokakta sanat yapabilir,

Ama sanatını sokakta yapan hekim hapse atılabilir!

Sanat dilediğin yerde dilediğini yapabilmektir,

Seksen santim kapıyı hekime şart koşmak değildir!

Bunu söyleyenler önce gitsin,

Asansörü bile olmayan semt polikliniklerine,

İçine sedye girmeyen acil asansörlerine girsin…

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedirtmesin!

Bağımsızlık için savaşılır,

Özgürlük için ölünür!

Tarih bunlarla doludur!

Var mı cesaretin?

Var mı söyle?

Bağımsızlık benim karakterimdir diyen yüz binler,

Kendinize gelin!

Ya da analarınızın dizi dibinde ağlamaya devam edin!

Dizlerinizin üzerinde yaşamaktansa,

Dimdik ayakta durmayı tercih edin!

Şimdi, yeniden!

Bu ne sağ,

Ne de sol bir mücadele,

Bu ekmeğin için,

Bebeğin için,

Geleceğin için,

Hekimliğin için,

Senin için… 


Kategoriler
Köşe Yazılarım

O doktor amca öldü!

Seksen yaşlarında emekli bir hekim gördüm geçenlerde,

Bastonu elinde ağır ağır yürümekte,

Belli ki görmüş geçirmiş,

Ömrünün elli yılını meslekte yemiş!

Laf lafı açtı,

Mevzu geldi gündeme;

Evlat dedi:

Tam gün altı kere geldi,

Yedi kere gitti…

Aynı Süleyman Demirel gibi;

Bu da gelir,

Bu da gider…

Sanma ki “sırça saraylılar” hiç ölmeyecekler!

Güç deli eder insanı,

Vazgeçilmez hissettirir,

İşte bu,

Her şeyin değişmesine sebeptir;

Siz sıkmayın canınızı,

Gençliğinize bakın,

Elinize bastonu aldığınızda,

Rahat geçinebilecek misiniz,

Buna bakın,

Gerekirse iş bırakın,

Ama gençliğinizi verdiğiniz hekimliğinizi,

Ne olur kimseye bırakmayın…

Unutmayın:

Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır,

En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini;

Yoksa öleceğini bilir.

Afrika’da her sabah bir de aslan uyanır,

En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini;

Yoksa aç kalacağını bilir.

Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur.

Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.

Şimdi harekete geçin!


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Her yerde aynı tantana!

Her yerde aynı tantana…

Bıktık, tükendik, eridik, yok olduk!

Eyvah!

Yurdu saran ve sadece sağlık çalışanlarını tutan bir salgın var ortada:

Mutsuzluk!

Durum öyle ciddi hal almış ki,

Yüzü gülene çeyrek altın takacaklar…

Aslında asistanlar “bi çeyrek kadar” bile ek ödeme alamıyorlar,

Mesela Aydın Adnan Menderes’te o yüzden grev yapıyorlar…

Çanlar kimin için çalıyor bilinmez ama,

Gidişat hiç iyi değil bayanlar baylar…

“Sayısalcıyım”, ekonomiden de anlarım diyeceğim güleceksiniz ama,

Şaka bi yana “gerçek” veriler gün gibi ortada,

Sağlık sisteminin böyle sürdürülemeyeceği,

Giderin geliri götüreceği tüm tablolarda!

Buna ayrıca değineceğim ama,

Bu işe çözüm bulunması gerektiği de aklımda;

Mutsuzluğun çözümü ise çok basit aslında:

“Tut hekim kardeşini kim ki zor durumda, sonra sımsıkı sarıl ona!”

Güç çemberini güçlendir!

Ve sakın onu unutma:

Zor günler pek yakında…

Hep beraber ilerleyeceğiz,

Adım adım aydınlığa! 


Kategoriler
Köşe Yazılarım

ALO 184 SABİMİZM

Hani bazen sözler vardır satırlara sığmaz;
Öyle bir hikaye Dr. Melike ERDEM’inki…
Baskılar, küçük düşürmeler, yıldırma politikaları nihayetinde tükenen bir yürek,
Dayanılmaz bir acı,
Ve idrar sondasına kaybedilen bir hayat!
Nasıl mı diyebilirsiniz?
Bardağı taşıran son damla taşmıştı bir kere,
Acilde idrar sondası takılmaz diyen Melike’yi şikayet eden,
ve bu şikayeti dikkate alan zihniyetti esas onu katleden!
SABİM’den gelen şikayet alnından akan kana bulaşmıştı sessizce!
Ölmüştü…
Ama yüz binlere inat yaşıyor bizimle!
Derdi çoktu,
Depresyondaydı…
Acısı vardı
Ama kimse umursamadı!
Ne hastane idarecileri ne de Sağlık Bakanlığı’nın “sırça saray ekibi” olan biteni anlamadı!
O ölmeden birkaç gün önce NTV Canlı yayınında Sağlık Bakanı’na tam yarım saat seslenmiş ve sorunların dikkate alınmadığını söylemiştim!
Milyonların dikkate aldığı sözlerin kayıtlarına dönüp bakarsanız acı gerçekleri görebilirsiniz:
Böyle giderse hekim intiharları artar demiştim…
Öyle de oldu…
Son bir yılda birçok hekim hayata küstü ve gitti sessizce!
Yine umru değil kimsenin biliyorum!
Ama bunun böyle gitmeyeceğini,
Yanlış hesabın Bağdat’tan döneceğini açık yüreklilikle ifade ediyorum!
Yeter artık diyorum;
Bitsin bu karanlık;
Çünkü,
Güneşin doğuşu bizi bekler!


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Sağlıkta işler hiç iyiye gitmiyor

Sağlıkta işler hiç iyiye gitmiyor!

Bunu ben demiyorum;

Siz diyorsunuz…

Her yılsonunda olduğu gibi,

Bu yılsonunda da bir anket yapıyoruz,

Sağlık Bakanlığı’nı ve icraatlarını değerlendiriyoruz;

Daha sonuçları açıklamadık ama,

Ön değerlendirmemiz hiç içimizi açmamakta!

x x x

Ciddi hatalar yapılıyor;

Basiretsiz yöneticilere, sağlık idaresi bırakılıyor;

Türkçe’den başka dil bilmeyenlere,

Sağlık turizmi emanet ediliyor!!!

İki kelimeyi bir araya getiremeyenler,

Elleri cebinde sağlık personelini azarlıyor!

Koyun güdemeyeceklere,

Egemenlik veriliyor…

Hani bir laf vardır:

Bir insanı yok etmek istiyorsanız,

Önce umutlarını yok edin der:

Durum sağlık çalışanları ve özellikle genç hekimler için aynen böyle:

Umutsuzlar, mutsuzlar ve geleceğe güvenle bakamıyorlar!

Kimse de onlara sormuyor;

Ne yapıyorsunuz, ne bekliyorsunuz, nasılsınız diye!

İnanın bana,

Çanakkale Savaşı’ndan bu yana yaşanan,

En büyük insan kıyımını yaşatıyorsunuz…

Türkiye’nin en yetişmiş, en pırıl pırıl insanlarını,

Anlamsız politikalarla ince ince doğruyorsunuz…

İnsan sabun gibidir…

Sıkarsın.

Sıkarsın..

Sıkarsın…

Bir yerden patlar…

Ama bu sefer,

İnanın bana bu sefer;

Birilerinin elinde fena patlayacak!