Kategoriler
Köşe Yazılarım

Ramazan diyeti nasıl olmalı? – kilo almamak için öneriler –

Ramazan diyeti nasıl olmalı? – kilo almamak için öneriler-

Ramazan Diyeti Nasıl Olmalı?

Ramazan ayı bu sene de yaz mevsimine denk geliyor. Peki, Ramazan ayını kilo almadan geçirmek için neler yapmalıyız, iftarda ve sahurda nelere dikkat etmeliyiz? Ramazan diyetinde nelere dikkat etmeliyiz ve en önemlisi bu Ramazanı yağlanmadan, kilo almadan nasıl geçirmeliyiz?

İftarda Hafif Yiyecekleri Tercih Edin!

Sahurda Tıka Basa Yemeyin!

Ramazan diyeti önerileri – 1

Sağlıklı bir sahur, sağlıklı bir iftardan başlar. Oruç süresini sağlıklı bir şekilde geçirmek için iftarda hafif yiyecekleri tercih edin. Yaz mevsimi dolayısıyla hava sıcaklıkları yüksek seyredeceğinden, oruç tutanlar ciddi anlamda “insensible” yani fark edilmeyen su kaybı yaşayacaktır.

Bu sebeple iftar anında ciddi bir susuzluk hissedilecektir. Ancak günlük iki litreye yakın su ihtiyacını bir anda üst üste bardak bardak su içerek karşılamak yerine sahura doğru ikiye bölerek tüketmek, özellikle de iftardan sonra su ihtiyacını karşılamak metabolizmanın normal işleyişi açısından daha faydalı olacaktır.

Sindirim Sistemi Rahat Bir Nefes Alacak!

Ramazan diyeti önerileri – 2

Orucun sağlığa olumlu etkilerini gösteren çok sayıda bilimsel araştırma mevcuttur. Barsakların neredeyse bir ay süreyle dinlendirilmesi vücudun yenilenmesi ve detoksifiye olması  (temizlenmesi)  için uygun bir fırsat olacaktır.

Hatalı İftar Kilo Aldırır!

Ramazan diyeti önerileri – 3

Günlerin uzaması sebebiyle yaşanacak uzun açlık dönemleri iftarda kriz tarzında ani ve hızlı yeme ataklarına sebep olabilir. Bu noktada iftarda yapılacak en büyük hata, enerjisi yüksek besinleri bir anda ve çok miktarda tüketmek olacaktır. Vücudun bu enerji şokuna cevabı fazla miktardaki şekeri yağ olarak depolama yani şişmanlamadır.

Ramazan diyeti tabi böyle olmamalı :)
Ramazan diyeti tabi böyle olmamalı 🙂

Bu sebeple iftar sırasında dikkat edilecek en önemli husus yemeklerin yavaş yavaş yenmesi ve düşük kalorili gıdalarla orucun açılmasıdır. İftardan sonra vücudu yormadan gerçekleştirilecek fiziksel aktiviteler özellikle de düşük hızda yürüyüş sindirime yardımcı olacaktır.

Ramazan diyetinde iftarı nasıl açmalıyız?

Ramazan diyeti önerileri – 4

Metabolizma uzun bir süre aç kalacağından bir anda glisemik (şeker) indeksi yüksek yiyeceklerle orucun açılması kalp damar sağlığı açısından risklidir. Bu sebeple oruç mümkün olduğunca hafif yiyeceklerle açılmalı, mümkünse orucu açarken geleneksel çorbalardan faydalanılmalı ve kahvaltılıklar tüketilmelidir.

Pirinç pilavı yerine bulgur pilavı, beyaz ekmek yerine buğday rüşeyminden zengin tam buğday ekmeği, normal makarna yerine kepekli makarna ve bol miktarda yeşillik içeren salata sağlıklı bir iftar için uygun bir tercih olabilir.

Ramazan diyetinde sahurda ne yemeliyiz?

Ramazan diyeti önerileri – 5

Sahurda fazla yemek yenildiğinde gün boyunca aç kalınmayacağı ve orucun sorunsuz geçeceğine yönelik hatalı bir inanış söz konusudur. Çok yemek yemek vücudu tok tutmayacağı gibi gün boyunca duyulacak açlık hissini arttıracak ve fazla kilo alımına sebep olacaktır. Gün boyu susuzluk hissi yaşamamak için tuzlu yiyeceklerden kaçınmak (özellikle sarımsak, soğan, sucuk, pastırma vb.), gün boyu tok tutması için de proteinden zengin yiyeceklerle (örneğin yumurta) beslenmek doğru bir yaklaşım olacaktır.

Kabızlığa Dikkat!

Ramazan diyeti önerileri – 6

Gün boyunca su alınmayacak olması ve barsak düzenindeki değişiklikler kabızlığa davetiye çıkaracağından iftar ve sahur öğünlerine lifli gıdaların eklenmesi bu şikâyetlerin yaşanmaması için hayati öneme sahip olacaktır. Bu sebeple iftar ve sahurda sebze, bakliyat, kepek, tahıl ve buğday rüşeyminden zengin besinlerin tüketilmesi, ara öğünlerde incir, fındık, badem gibi kuru yemişlerle meyve kurularının atıştırılması kabızlığın önlenmesi açısından yararlı olacaktır.

Tüm sorularınız için facebook.com/ozgurniflioglu ‘dan bana ulaşın;

Ramazan’a özel detoks içecek tariflerimiz için instagram.com/ozgurniflioglu ‘dan bizi takibe alın. 

Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı

Obezite Atölyesi® Kurucusu

Obezite, Diyabet, Tiroid Hastalıkları

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Kilo vermek için bu gece ne yapmalı?

Çağımızın en büyük sağlık problemlerinden biri olan obezite ile mücadelede önemli bir bulgu ortaya çıktı. İngiltere’de yapılan araştırma, normalden az uyumanın insanların hormonlarını etkilediğini ve kişinin kendisini daha aç hissettiğini ortaya çıkardı.

İngiltere’deki Londra Kings College araştırmacıları, “az uyumak iştahı açıyor,, insanda doyma hissini engelliyor” ifadelerini kullandı.

https://youtu.be/BDE8Hc1wWZY

Yapılan araştırma geceleri 7 saatten az uyuyan insanlazın obez ve tip 2 diyabet hastası olma ihtimallerinin arttığını ortaya koydu.

Uzmanlar, az uyumanın iştah hormonlarını etkilediğini ve tokluk hissini engellediğini söylüyor.
Gece uyanık kalan insanların salgıladığı stres hormonlarının, sonraki günkü kan şekerini etkilediği ifade ediliyor. Bu kişilerde kan şekeri normalin altına düşüyor.

Tatlı şeyler yemek isteyen bu insanların kan şekeri aniden yükseliyor. Uykusuz kalan insanların kan şekeri oranlarının diyabet hastalarınınki kadar yükseldiği görülmüş.

Doktorlar az uyuyan bir kişinin, normalden yüzde 20 daha fazla gıda tükettiğini söylüyor. Bu kaloriler vücutta birikerek kilo alınmasına yol açıyor. Hormon dengesinin düzelmesi içinse birkaç gece iyi uyumak gerekiyor.
Uykunun çocukların gelişimi için önemine vurgu yapan doktorlar, doktorlar teknoloji ve internet sebebiyle giderek daha az uyuyan insanlığın obezleştiğini söylüyor.

Bu sebeple kilo vermek için bu gece erken yatmalı 🙂

Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı

Obezite Atölyesi Kurucusu

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Hızlı kilo vermek için ne yapmalıyım? – 7 gizli detay

Hızlı kilo vermek için bugüne kadar türlü türlü yollara başvurmuş olabilirsiniz; ama kilo vermenize engel olan sebepleri de göz önüne almanızda fayda var;

Kilo vermenize engel olan 7 gizli sebep nedir?

Kilo vermenize engel olan belli başlı 7 sebebi sizler için derledik, ama bilgiyi kendinize saklamayın arkadaşlarınızla da paylaşın; sağlık paylaştıkça artan bir değerdir, unutmayın! 

Önce durumu bi’ özetleyelim;

Karın bölgesindeki yağlar neye sebep oluyor?

Karın ve bel bölgesinde toplanan yağlar yaz sezonu yaklaştıkça “akla takılan” en büyük sorunların başında yer alıyor. Her ne kadar pek çok kadın bu sorunun kozmetik kısmına takılsa da, bu durumun yarattığı metabolik hastalıkların es geçilmemesi gerekiyor. Başta kalp hastalığı, diyabetes mellitus, insülin direnci ve bazı kanserler olmak üzere, karın ve bel bölgesindeki yağ fazlalığı pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor.

Diyet yaptığım halde bu yağlar neden gitmiyor?

Siz de hala sadece diyet yaparak, detoks içecekler içerek bu yağlardan kurtulacağınıza inananlardan mısınız? Eğer sadece az yiyerek ya da diyet yaparak bu işi başarabileceğinizi düşünüyorsanız size şimdiden kolaylıklar diliyoruz.

Gelelim sebeplere… 

1- Yaşlanmak neden kilo almanıza sebep oluyor? Hızlı kilo vermek

Obezite Atölyesi®’nde en sık duyduğumuz sözlerin başında “ben genç kızken 36 bedendim” ile başlayan cümleler geliyor ama unutmayın yaşlandıkça vücudunuzun kilo alma – verme dengesi baştan değişiyor. İnsan yaşlandıkça metabolizması yavaşlıyor, hareketleri azalıyor ve ağzında kuş tutsa da eskisi kadar “fit” olamayabiliyor.

Eğer bir kadın menopozdan sonra kilo alıyorsa bu durum daha çok karın bölgesinde gerçekleşiyor. Menopozla beraber östrojen ve progesteron hormonlarının, testosteron ile beraber azalması bu duruma yol açan sebeplerin en başında geliyor. Fakat merak etmeyin, çözümü var aşağıyı okumaya devam edin.

2- Yanlış egzersiz yapmak hızlı kilo vermenizi engelleyebilir Hızlı kilo vermek

Sağda solda açılan pek çok spor salonu olmasına rağmen; doğru spor yaptırmasını bilenlerin sayısı ne yazık ki o kadar fazla değil. Yaptığınız spining çalışması (kondisyon bisikleti) pek tabi kardiyovasküler sisteminiz için çok yararlı olabilir ama ya göbek / bel yağlarınız için? Bu sebeple spining çalışmalarınıza mutlaka hafiften ağırlık egzersizlerini de ekleyip kas gücünüzü arttırmanız gerekir. Unutmayın kaslar kalori yakmanın ana merkezidir. Bunun için 250 dakika orta yoğunluktaki egzersize 125 dakikalık yüksek kondisyonlu ağırlık çalışması eklenebilir.

3- Çok fazla işlenmiş gıda mı tüketiyorsunuz? Hızlı kilo vermek

Paketi açılan her gıda yani diğer bir deyişle her bir bisküvi, cips, hatta ve hatta paketlenmiş ekmekler vücudumuzda türlü türlü toksinlerin birikmesine sebep olarak inflamasyona sebep oluyor. Tatlandırıcılar ile şekerlendirilmiş içecekler, yapay meyveli sodalar da bu noktada hiç masum değil ekleyim. Bunun yerine gidin anti-oksidan deposu olan sebze, meyve ve çiğ kuruyemişler tüketin. İnflamasyonu önlediğiniz an göbek yağlarınız da erimeye başlayacak bel çevrenize bir simit daha eklenmesinin önüne geçilecektir.

4- Yanlış yağ tüketiyor olabilirsiniz Hızlı kilo vermek

Yıllarca reklamlarda duyduğunuz bir gerçeği bu noktada tekrar hatırlatalım. Doymuş yağ, doymamış yağ! Süt ve ette bulunan doymuş yağlar bel çevrenizin artmasına sebep olurken; zeytinyağı, avokado vb. meyvelerin içinde bulunan tekli doymuş yağlar ile – evet zeytin bir meyvedir, zeytinyağı da bir meyve suyudur – ceviz, somon vb. gıdalarda bulunan çoklu doymamış yağlar karın ve bel yağlarınızı özellikle de iç organlarınızın çevresindeki yağları anti-inflamatuar özellikler göstererek azaltır.

5- Stres altında hızlı kilo vermek mümkün olmayabilir Hızlı kilo vermek

Çocuklar, ödenmemiş faturalar, banka kredileri… Bunların hepsi stres sebebi… Peki, stres kilo aldırır mı evet aldırır, nasıl mı? Stresimiz arttıkça kortizol salgılarız, kortizol yağ hücrelerimizi bir bebek gibi büyütür, onlar büyüdükçe biz de yağlanırız. Bir de stresli dönemde yediğimize içtiğimize dikkat etmediğimiz için daha da çok yağlanırız, oldu mu size ballı börek? Olmasın.

6- Hızlı kilo vermek için uyku sürenizi gözden geçirin Hızlı kilo vermek

Yetmiş bin kadını toplamışlar, taramışlar ve şu sonuca ulaşmışlar: Günde beş saat veya daha az uyuyan kadınların günde yedi saat uyuyan kadınlara göre 15 kilo fazlalıkları olduğu ortaya konmuş*. O yüzden kilo vermek güzel bir uyku uyumaktan geçiyor. *%30 ihtimalle

7- Altta yatan bir hastalığınız olabilir mi? Hızlı kilo vermek

Hani onu yaptım olmadı, bunu yaptım fayda etmedi diyorsunuz ya işte bu noktada kilo vermenize engel olan hastalıkları araştırmanızı ve bir doktora başvurmanızı şiddetle öneririz. PKOS, insülin direnci, hipotiroidi, D vitamini eksikliği, B vitamini eksikliği vs. en sık kilo vermeyi durduran durumların başında gelir ve bu hastalıklar evde kendi kendine değil tıp fakültesi mezunu doktorlar eşliğinde tedavi edilir.  Bu konuda daha önce hazırladığımız bilgi notunu okumak için tıklayın.

programlarımız hakkında bilgi için bize ulaşın www.facebook.com/ozgurniflioglu

Hızlı kilo vermek için ne yapmalıyım

Uzm. Dr. Özgür NİFLİOĞLU

Obezite Atölyesi®

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı

Obezite, Diyabet, Hipertansiyon ve Tiroid Hastalıkları 

Kategoriler
Köşe Yazılarım

16 Nisan’da bizi ne bekliyor?

16 Nisan’da bizi ne bekliyor?

Anayasalar toplumsal mutabakatla hazırlanır,

Salt çoğunluğun değil etkin çoğunluğun gönül rızasıyla uygulamaya konur.

Ne demek mi istedim?

Buyurun anlatayım:

Otobüsle 40 kişilik bir hafta sonu gezisine gittiğinizi ve hep beraber mangal yapmak istediğinizi düşünün;

Grupta bazıları sucuk seviyor,

Bazıları ise tavuk…

Otobüs yoldayken kasaba uğramadan bir oylama yapılıyor;

Kimler tavuk kimler sucuk yer diye soruluyor;

Olay bu ya;

Şoför ve muavine de oy hakkı veriliyor;

Muavin tarafsız(!) Şoförün talimatıyla oyları saymaya koyuluyor;

Bir bakıyor ki,

O da ne?

Otobüsün sağ yarısı tavuğa,

Sol yarısı sucuğa parmak kaldırıyor;

Arkası dönük şoför ise zaten vejetaryen, yani kararsız!

Hoppala…

Koca otobüsün ne yiyeceği muavinin zevkine kalıyor;

Muavin iniyor,

Tavuğu alıyor,

Sucuktan artan parayı cebe indiriyor, geçiyor…

Sucuk isteyenler kemikli tavuk butuna talim oluyor…

Muavinin suratına ise tüm yolcuların ne yiyeceğini belirlemiş olmanın eşsiz gururu oturuyor.

x x x 

Sözün özü,

Mutlu olmak için çıkılan bir yolda,

Otobüsün yarısı mutlu yarısı mutsuz oluyor,

Dönüşte ise “bir daha mangala gelenin” diye başlayan kavga,

Karakolda son buluyor…

Bu yüzden… 

Tüm otobüsün kaderi ne muavine, ne şoföre ne de otobüsün diğer yarısına bırakılamaz!

Bir şey yapılacaksa,

Zevkle, şevkle, aşkla, birliktelikle yapılır…

Devletler bir toplum sözleşmesidir,

Ve bireylerin ortak mutluluğu ve güvenliği üzerine inşa edilir…

Anayasalar bu sözleşmenin teminatıdır,

Toplumun bir kısmının mutluluğu ya da mutsuzluğunu değil,

Otobüsün tümünün huzurunu hedefler…

Aksi halde geziler ya karakolda,

Ya da otobüs şoförünün bir anlık dalgınlığı sonucu,

Hastane koridorlarında ya da mezarlıklarda biter,

Olan tavuk seven annenin,

Sucuk seven babanın,

Kucağında çömen,

Adamdan bile sayılmayan çocuklarına olur!

x x x

Öyle ya da böyle,

Hafta sonu en az yüzde altmış beşin fikrini yansıtmayacak,

Herkesin gönlünde yer bulmayacak her sonuç, her oylama, fikren, zikren, alenen ve hatta “bence” hukuken geçersizdir.

17 Nisan sabahı bizi ne mi bekliyor?

Bence gidin kasaba sorun!

Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı

Obezite – Diyabet

www.facebook.com/ozgurniflioglu

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Bu fotoğraf görüldüğü gibi değil

Bu fotoğraf ilk bakışta size sıradan bir görüntü gibi gelebilir ama bizim için pek de öyle değil… 

Bu akşam çay içmek için Bostancı Kemal Akgüder Caddesi üzerinde yer alan Altın Burçak Pastanesi’ne oturduk. Havanın eksi bir derecede hissedilen soğukluğundan olsa gerek bizden başka hiç müşteri yoktu. Herşey o ana kadar da normaldi… 

Bir süre sonra pastanenin sıcak yürekli sahibinin ellerinde sarı eldiven yüzlerinde savaşın soğuk yorgunluğu olan ve çöp toplayarak yaşamaya çalışan iki çocuğa dükkanın içinden el sallamaya başladığını gördük. Akşam vakti ilk başta ne olduğunu biz de anlayamadık ama gördüğümüz kadarıyla çocuklar da anlayamadı. 

Takibinde henüz sekiz on yaşlarında olan iki çocuk merakla içeri girdi. Pastaneci aynı hızla tezgahın arkasına geçti ve her tatlıdan poğaçadan ve börekten oluşan kocaman bir paket hazırladı; öyle bir iki tane ile de yetinmedi; verdikçe verdi… 

Çocukların mutluluğu görülmeye değerdi; aralarındaki konuşmadan; ki çocuklar Arapça pastane sahibi Türkçe konuşuyordu, çocukların Suriye’nin İdlip kentindeki savaştan kaçtığını öğrendik… Aynı dili konuşmuyorlardı ama anlaşılmayan sözcükler herkesin üşüyen kalbini sevgiyle ısıtmaya yetmişti. 

Savaş çocukları vuruyor, çocuklarımızı vuruyor… Daha bugün yirmili yaşlarda birçok çakı gibi askerimizi toprağa verdik; yüreğimiz yandı, içimiz burkuldu, sözlerimiz tükendi… ve artık şöyle diyorum: 

Sevgiyi, güzelliği ve kardeşliği paylaşalım; bombalarla ülkemizi kaosa sürüklemeye çalışan alçaklara böylesine içten güzellikleri yayarak direnelim, inanın kazanacağız!