Kategoriler
Köşe Yazılarım

Sussam olmuyor, susmasam olmaz!

Sussam olmuyor, susmasam olmaz!

Kafama takılan bir soru var:

Hak aramak “sol” mudur?

“Hakkı” aramak “sağ” mıdır peki?

Hak ne “sol’dur” ne de “sağ” !

Hak; adalettir, dürüstlüktür, ahlaktır, eşitliktir…

Hak evrenseldir.

Madde gibidir;

evrenin neresine gidersen git, kendinden bir şey kaybetmemektir.

x x x

Haksızlık yapmamak için kılı kırk yarın, yalnız gönülden verenin verdiğini alın demiştir;

Hz. Muhammed

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Doğumgünümü kutlayan arkadaşım! Bu mesajım sana!

Bu yazının sonunda size bir hediyem var.

x x x

Ben Mehmet Özgür NİFLİOĞLU, Türkiye’nin Türkiye tarafından yönetilmediği dönemde Türkiye’de doğdum. Atalarım bugünlere Altay dağlarını aşarak, Ege Denizini geçerek, Çanakkale’de çarpışarak geldi.

Bizler ne onlar çok diye korktuk, ne de biz azız diye çekindik! İnandık, aldatıldık ve belki de zaman zaman kandırıldık, ama hiçbir zaman için pes etmedik!

Güzel Türkiye’mde, bey olmaya yaraşır erkekler kul, hanım olmaya yaraşır kızlar köle edildi. Bin yıl önce doğuda gündoğusuna, güneyde gün ortasına, geride gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar ilerledik ama içimizdeki fitne ve fesadı hiçbir zaman yenemedik. Kardeş olamadık, barış edemedik.

Biz bunları çözemedikçe, milletin karnını doyuramadıkça, bu vatanı cennete çeviremedikçe ve akan kanı durduramadıkça ben doğmuşum ne yazar!

Gök çökmedikçe, yer delinmedikçe asla vazgeçmeyeceğiz. Sizlerin desteği ile ilahi adaleti ve hakkı bu diyarlarda tesis edene kadar koşmaya devam edeceğiz.

Artık yaşadığımız zulme, acıya ve kedere son verelim. Hareket vakti yakındır. Refah içinde yaşamak, bu toprağın insanın da hakkıdır.

Gelin bu işi hep beraber başaralım…

Allah, yar ve yardımcımız olsun.


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Pilavdan korkanın kaşığı kırılsın!

Ne demişler?

Pilavdan korkanın kaşığı kırılsın!

Biz ne pilavdan, ne söylemekten korkmuyoruz…

Memleketin uc beyliklerinde, koca şehirlerin sağlık idaresi emanet edilen;

O kadar “bilgisiz” bürokratlar var ki!

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Az önce bir haber okudum!

Haber kısaca diyor ki “18 yaşında milletvekili seçilmek mümkün olacak, milletvekili seçilebilmek için askerlik şartı kalkacak; ilgili düzenleme haftaya meclise gelecek”.

Sanki son üç aydır yazdıklarımızı birileri duymuş ve uygulamaya karar vermiş gibi.

Biz ne diyorduk?

“Ortalama yaşı 29 olan bir memleket, ortalama yaşı 51 olan bir meclis tarafından yönetilmemeli “ diyorduk.

Buraya kadar bir sıkıntı yok, ama üzücü olan haberin altında yer alan ve oldukça yüksek beğeni toplayan yorumlar.

İşte birkaç örnek:

“18 yaşındaki adam yumurta bile kıramaz, devleti nasıl idare etsin”

“Çoluk çocuğa devlet mi emanet edilir”

“Asker olmayan vekil mi olur”

Valla size bir şey söyleyim mi; öyle bir idare eder ki; ağzınız açık kalır.

O ağzınız açık izlediğiniz Pargalı İbrahim, yedi cihanı fethettiğinde yirmi dokuz yaşındaydı, Selahattin Eyyübi Kudüs’e girdiğinde ömrünün baharındaydı, Mustafa Kemal Çanakkale’de gencecik bir komutandı, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde yirmi bir yaşındaydı; üye olmaya can attığınız facebook’un kurucusu Zuckerberg, bu fikri hayata geçirdiğinde üniversite üçüncü sınıftaydı.

Allah aşkına nerenin davulunu çalıyorsunuz siz?

Tarihe birkaç not daha; Hz. Muhammed gençlere çok önem veren bir peygamberdi. Gençlerden öğretmen tayin eder ve gençleri yaşlı Sahabelerden oluşan orduların komutanlığına getirirdi. Ordu sancağını da özellikle gençlere verirdi.

Tarih gençlere bu kadar güvenirken, onları eleştirmek ne haddinize?

Bir de kişisel not;

Geçen yıl hastane içinde yapılan bir toplantıda, asistan hekimlere ilişkin döner sermaye adaletsizliğini gündeme getirdiğimizde; bizi önemsemeyen, üzerimize yürüyen ve hatta köşeye çekip örtülü tehdit eden “olgun” hocalarımızı biz unutmadık.

Ama bu haksızlığı, tüm Türkiye’de grevlerle dile getirip, Sayın Sağlık Bakanı aracılığı ile çözdüğümüzde bizi önemsemeyenlerin yüzlerinin aldığı hali ise hiç unutmadık!

Haksızlığa, adaletsizliğe ve hukuksuzluğa Türk Gençliği geçit vermeyecektir.

Onları önemsemeyenleri, üzerlerine yürüyenleri, köşeye çekip örtülü tehdit edenleri ise asla unutmayacaktır!

Yeri ve zamanı geldiğinde, devletin bekası için gereken ne ise yapılacaktır.

Yeter artık!


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Akdeniz Anemisi Taşıyıcılığı Nedir?

Talasemi Minör Akdeniz anemisi taşıyıcılığı 

Talasemi minör, major’a göre çok daha hafif izler. Bireylerdeki tek bulgu yalnızca kansızlıktır. Kişilerin tek yakınmaları halsizliktir. Üstelik, kimi hastalar evlenme işlemlerinde yapılan zorunlu kan incelemelerine dek taşıyıcı olduklarını hiç bilmeyebilirler. Bu hastalarda yapılan incelemede, serum demir düzeyi olağan ya da artmıştır. En çok görülen kansızlık türü olan ve bu hastalıkla en çok karıştırılan Demir eksikliği anemisi’nde ise demir azalmıştır.

Tanı, “Hemoglobin Elektroforezi” ile konur. Bu hastalığın anlaşılmasında işe yarayan en önemli inceleme ölçütlerindan biri olan HbA2 (kanda oksijenin taşınmasını sağlayan hemoglobin molekülünün küçük bir oranı) normal kişilerde %3,4 iken bu hastalıkta % 7 ye yükselmiştir; HbF ise küçük bir düzeyde (%2-6) artmıştır. T. Minor’ün asıl önemi bu hastalığın evli çiftin her iki bireyinde de olmasında ortaya çıkar; çocuğun %25 T. Major, yani hastalığın ağır ve ölümcül seyreden biçiminden olma olasılıği vardır.

Anne ve babadan yalnızca biri Akdeniz Anemisi taşıyıcısı (Talasemi Minör) ise doğacak çocuklarının taşıyıcı olma olasılığı % 50 dir. Talasemi major olma olasılıkları ise yoktur.

Wikipedia’dan alınmıştır