Kategoriler
Köşe Yazılarım

Artık Bu Kanserin de Taranması Gerekli!

Medscape Medical News

17 Kasım 2011 tarihide yayınlanan habere göre artık Akciğer Kanserinin de taranması öneriliyor. Düşük dozlu bilgisayarlı tomografisi çekilerek yapılan tarama işlemi; 55 – 74 yaş arasında yer alan, çok fazla sigara içen kişilere şiddetle öneriliyor! Lütfen Sigarayı Bırakın…

Screening for Lung Cancer Based on ‘Strongest Evidence’

November 17, 2011 — The brand-new guidelines from the National Comprehensive Cancer Network (NCCN), the first to be published by a national advisory group, strongly recommend the use of low-dose computed tomography (LDCT) screening for select individuals at high risk for the disease. For the target group of heavy smokers 55 to 74 years of age, regular annual LDCT scans are recommended.

Devamını Okumak için tıklayın 

httpv://www.youtube.com/watch?v=UW9YM0_S_io

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Sizce Normal misiniz?

NORMALLİK ÜZERİNE :

Psk. Nilüfer YALINÇETİN’in Yazısı

Danışanlarımdan sıklıkla “Sizce ben “normal” miyim?”, “Benim gibi insanlar var mı?, “Hangisini yapmam “normal?” şeklindeki sorularla karşılaşırım ve her defasında aklımdan  “Normal” nedir?, “Normal”liğin ya da “normal dışı”lığın sınırları nelerdir? ve bu sınırlar neye göre belirleniyor? “Kime neye göre “normal?” soruları geçer.

Neden ruh sağlığı alanında “normal”lik kavramı sorun yaratıyor? Diğer alanlara baktığımızda örneğin kalp atım sayısı bellidir. Tartışma gerektirmez.  Yetişkin bir bireyde kalp atımı sayısı 70-80 arasında olarak kabul edilir. Bunun 100 üstünde olduğu görüldüğünde yüksek olduğu kabul edilir. Ancak  ruhsal sağlık alanlarında böyle kriterler yoktur. Çünkü insan psikolojisi çok daha karmaşıktır. İnsanın “normal” ya da “normal dışı”lığından söz ederken çok ince bir çizgiden bahsediyoruz aslında.

Peki nedir bu “normal” sözcüğünün kelime anlamı. Fark ettim ki bu kadar sık kullandığım bir sözcüğün gerçek anlamını hiç araştırmamışım. Türk dil kurumunun sözlüğünde “normal” sözcüğü

  1. Aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum
  2. Kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun olarak tanımlanıyor.

Birinci tanım ortalama durum, aşırılık olmaması. Yani herkesçe kabul edilmiş bir kriter yada standart.  İkinci tanımlamada kullanılan sözcüklere dikkat çekmek istiyorum. Uygun, alışılagelen, aşırılığı olmayan… Yani “normal” olmak demek belirli kurallara uymaktır diyebilir miyiz? Kurallara uyanlar “normal”ler ve uymayanlar “normal dışı” olanlar.

“Normal”liğin tartışılan yanı da bu kurallar yada standartlar değil midir? Psikolojik olarak sağlıklı olma, tamamen makul standartlara dayanan bir kavram değil midir.  Bu yazıyı okurken şu anda bir çevrenize bakın. Neler görüyorsunuz? Sizi neler tedirgin ediyor ya da korkutuyor? Sık sık karşılaştığımız durumlarda böyle bir his yaşıyor musunuz?  Aslında “normal”lik tanıdık olma ile tanımlanabilir. Yani şüphesiz çevremizde tanıdık olan olaylar bize “normal” gelirken, tanıdık olmayanlar, daha seyrek görülenler “normal” dışı olarak tanımlanır.  Ama şundan da eminim ki bugüne kadar çoğunlukla hep “normal” dışı olanlarla ilgilendiniz. Çünkü “normal”lik daha önceden de belirttiğim gibi standartlara dayanır ve genellikle “normal” olan değil “normal dışı” olanla ilgileniriz.

Belirli bir insanın senin kişisel sınırlarının içinde olan olaylara, kendi  kişisel algısından bakarak senin deneyimlerin hakkında karar vermesi ne kadar ilginçtir…

Bu arada sizlere kendimi tanıtmadım. Ben Nilüfer Yalınçetin Tunca. Ege Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunuyum ve şu anda Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalına bağlı bir programda yüksek lisansımın tez çalışmalarına devam ediyorum. Bireysel ve grupla danışmanlık ayrıca kurumsal danışmanlık alanlarında çalışıyorum. Peki neden “normallik” konusunu seçtim? Öncelikle genel bir başlangıç yapmak istedim. Size genel bir çerçeve sunarak, her birinizin bunu kendi özel çerçevesi içinde yorumlayarak, sorgulamasını istedim Tabii ki, toplumsal olarak uymamız gereken kurallar vardır, topluluk halinde yaşadığımıza göre birbirimizin sınırlarını ihlal etmemizi engelleyen kurallara uymamız kaçınılmazdır ancak kendi öznel dünyamızda, hepimizin içimizde hiç sorgulamadığı, öylece verildiği gibi kabul ettiği doğrular var ve bu doğrular ,bunlara inançlarda diyebiliriz, hayatımızı kolaylaştırmak yerine bazen bizi zora sokuyorlar. Peki neden yazı boyunca tüm “normal” ve “normal dışı”lığı tırnak içinde kullandığımı merak etmiş olabilirsiniz… “Normal”lik göreceli ve muğlak bir kavram olduğu için tırnak içinde kullanmamın yanında bu sözcük üzerinde biraz daha düşünmenizi sağlamaktı amacım. Aslında ben sizleri bu konuda biraz rahatsız ederek, doğru,“normal” olarak kabul ettiklerinizden hangilerini gerçekten deneyerek, doğruluğunu görerek içselleştirdiğinizi görmenizi istiyorum.

Psk. Nilüfer YALINÇETİN

yalincetin01@yahoo.com


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Lafı Nereye Bağlayacağım…

Hastanemiz kütüphanesinde ders çalışıyordum. Beş dakika ara vermeye karar verdim. Her zaman çay – kahve aldığımız kantinin tezgah kısmında iki kıdemli uzman adayı hekim arkadaşımı gördüm. Selam verdim. Selamımı almadılar. Şaşırdım; ne olduğunu anlamadım. Sonra bir de baktım ki bizim “kantinci amca” yerde iki seksen yatıyor.

Tezgah tarafına geçtim. Kalbinin durduğunu anlayan arkadaşlarım kalp masajına başladılar. Biri kardiyoloji biri dahiliye uzmanı adayıydı. Kıdemliydiler. “Kantinci Amca” ne kadar da şanslı diye düşündüm. İşinin ehli iki kişi müdahale ediyordu. Ben de yardım etmeye başladım. Kalbi iki kez daha durdu ve iki kez daha çalıştı.

Ölen birinin canlanması ne kadar da güzeldi.

O şekilde “onu” yoğun bakıma götürdük.

Sonrasını bilmiyorum.

***

Ve bugün 19 Ekim 2011 saat 08.00

Bir haberle irkildim. 24 şehit. 24 hayat. 24 genç.

Birilerini diriltmek için sen o kadar uğraş didin canını dişine tak.

Birileri gelsin 24 genci sorgusuz, sualsiz alsın gitsin.

Yaşama şansı vermeden.

***

Hani bir laf vardır ya.

“Birinin özgürlüğü, diğerinin özgürlüğünün başladığı yerde biter” der. O aklıma geldi.

Sustum.

Bugün mecliste teröre savaş diyenlere bir çift sözüm var.

Umarım hiçbirimiz görmeyiz ama…

Savaşı gördüğünüz gün, terörü arar olacaksınız.

Güzel günler Türkiye’nin olsun (!)


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Meme Kanserine karşı dikkatli olun!

Kansere bağlı ölüm sıklığı ülkemizde her geçen gün katlanarak artıyor. Meme kanseri de bu artışa en çok sebep olan hastalıklardan biri. Türkiye’de Kalp hastalıklarından sonra en sık ölüm nedeni  “Meme Kanseri”.  Bu soruna farkındalığı arttırmak için, Sağlık Bakanlığı Ekim ayını “Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı” olarak belirledi.

Kanser erken teşhis tarama ve eğitim merkezlerinde (KETEM) tamamen ÜCRETSİZ bir şekilde kendinize kanser taraması yaptırabilirsiniz. Unutmayın erken teşhis hayat kurtarır !

Size en yakın KETEM merkezlerini öğrenmek için tıklayın!

Kendi kendine meme muayanesi nasıl yapılır ?

https://youtu.be/Qw6NyaedN78

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Doğum günümü kutlayan tüm dostlarıma (!)

Öncelikle yazının sonunda bir sürprizim var haberiniz olsun 🙂

***

Dünyaya geldik, gidiyoruz…

Doğmak güzel şey, mutlu şey, umutlu şey…

***

Hayat inşallah, bizlere, sizlerle o kadar güzel işler yapma fırsatını verir ki;

Bu dünyadan göçüp gidince de, bir o kadar güzel ve mutlu hatırlanırız.

Çünkü yaşam su gibi, hızlı geçiyor. Nereden mi biliyorum?

Yaşıyorum, görüyorum…

***

Sayısız doğum, sayısız ölüm gördüm.

Hayata gelenlerin minicik ellerini, veda edenlerin yaşlı ellerini tuttum.

Ve şunu gördüm, insan doğunca kendi, ölünce yakınları ağlıyor,

Kısacası şu fani dünyaya geliş de, gidiş de bir o kadar dertli.

O yüzden siz, siz olun, aldığınız nefeste, yediğiniz yemekte, içtiğiniz suda mutlu olun.

Bir de sağlıklı iseniz demeyin keyfinize…

***

Mutluluk içinizde, mutluluk sizinle, mutluluk sizlerle…

Hiçbir şeyi kafanıza takmayın!

Sevgiyle kalın, esen kalın (!)

Hepinize en içten teşekkürlerimle…

Sizlere bir Neşat Ertaş şarkısı hediye ediyorum.

 

bir anadan dünyadan gelen yolcu

görüp de dünyaya gönül verdin mi

kimi büyük kimi böcek kimi kul

bunlar neden nedenini sordun mu

insandan doğanlar insan olurlar

hayvandan doğanlar hayvan olurlar

hepisi de bu dünyaya gelirler

ana hakkı sen bu sırra erdin mi

vade tekmil olup ömrüm dolmadan

emanetçi emaneti almadan

ömrünün bağının gülü solmadan

varıp bir cananda karar kıldın mı

garip bülbül gibi feryat ederiz

cahiller elinde küskün kederiz

hep yolcuyuz böyle geldik gideriz

dünya senin vatanın mı yurdun mu