Kategoriler
Köşe Yazılarım

Adalet bunun neresinde?

Hekimlik, Doktorluk ve Hekim Öğretmenliği-2 

Tıp fakültesinde geçen altı yılın sonunda, mezun olan her hekimin anladığı acı bir gerçek var: henüz doktor olamadığı.

Ya da doktor olduğu, ancak öyle kabul kabul edilmediği…

Halk, normal vatandaşı üniversite – üniversite mezunu değil diye ayırırken; hekimlerin bitirdiği altı yılı bir anda hiçe sayması gerçekten anlaşılır bir durum değil.

Dünyanın en zor eğitim sürecinin, bu kadar değersiz görüldüğü başka bir ülke ne yazık ki yok.

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Hekimlerin de “O Şey” ‘e ihtiyacı var (!)

Şimdi durup “o şey” (!) ne diye merak edenler, hayal kurmayı bıraksınlar lütfen.

Bu akşam iş çıkışında, patoloji bölümünde kıdemli asistan olan bir arkadaşımla otoparkta karşılaştım. Açıkçası yolda yalpalıyordu.

Hayırdır neyin var diye sordum (!)

Sen misin soran.

Aldığım cevap gerçekten içler acısıydı.

Tüm gün formal, etanol ve benzeri uçucu maddeleri, işi gereği “çeken” (!) kıymetli arkadaşım, mesai sonunda kafayı bulmuştu (!)

Tamam, olayı dramatik hale getirdim, kabul ediyorum…

Ama en azından buna yakın bir durumu vardı.

***

Sonra da düşündüm ki çalışma şartlarımızı denetleyen bir mekanizma, çalışma ortamlarımızda yok.

Hepimiz hekimiz ya, bize bir şey olmaz düşüncesindeyiz(!)

Aslında öyle şeyler oluyor ki!

Ameliyat sırasında eline HIV (+) hastanın iğnesi batıyor, koşa koşa intaniyeye gidiyor…

Radyoloji ve kardiyolojide sabahtan akşama kadar radyasyon alınıyor, kimsenin umrunda olmuyor;

Bir aylık şua izinleri, yıllık izin içerisinde kaynayıp gidiyor (!)

Birileri(!) kanunlarla verilen hakları görmezden gelip şuayı kendi belirliyor.

33 saat nöbet,

Acil serviste hekimin uğradığı şiddet,

Klinik içerisinde kimi zaman hekimlerin başına gelen mobbing,

Başvurabileceğimiz hiçbir yer yok farkında mısınız?

***

Hastalar bile hatamız karşılığında bizden tazminat isteyebiliyorken,

Bizlerin hiç bir şeye hakkı yok (!)

Ama en azından “o şeye” (!) ihtiyacı var.

O şey ne mi?

İşyeri hekimi (!)

Hekimin de hekime ihtiyacı var.

Çalışma şartlarımızın da bir şekilde denetlenmeye (!)

 


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Grip aşısı kalp krizini azaltıyor mu?

‘Araştırmalar, grip ile kalp hastalıkları arasında önemli bir ilişki olduğunu gösteriyor’ diyen kardiyologlara göre grip aşısı, kalp hastalarının kriz riskini ciddi oranda azaltıyor.

Kalp rahatsızlıkları, tüm dünyada hala yaşam kayıplarına neden olan hastalıklar arasında ilk sırada yer alıyor. Bu nedenle, hastalığın önüne geçmek için alınacak önlemler büyük önem taşıyor.

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Depresyon Patlamadı, Depresyon Teşhisi Patladı

Psikolog İzzet Güllü’ nün yazısı (Kaynak : Ahmet Rasim Küçükusta’nın Kişisel Web Sitesi)

Son dönemde psikiyatri ilacı kullanımında üç – beş yıl öncesine nazaran ciddi bir artış olduğu biliniyor. Bu gelişme sağlık otoriteleri başta olmak üzere birçok mahvilde “Ülkemizde ruhsal bunalımlar ve depresyon patladı” şeklinde izah ediliyor. Oysa ülkemizde depresyon vakası sayısında bu oranda bir patlama olduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor.

İlaç kullanım miktarlarına bakınca ülkemizin neredeyse yarıdan fazlası ruhsal açıdan hasta gibi duruyor! Ancak daha birkaç gün önce açıklanan “yaşam memnuniyeti” araştırmalarına göre ise Türk halkının tamamına yakını hayatından memnun ve mutlu görülüyor. Peki, bu aradaki tezadı nasıl izah edeceğiz?

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Şeker ölçüm cihazları ile ilgili duyuru

Glukometre Cihazları ile ilgili Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı tarafından yapılan açıklama

26 Eylül 2011 tarihli bir gazetemizde “Ucuz Glukometre candan edebilir” başlığıyla yer alan haberle ilgili aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur:

“SGK’nın fark almadığı, çoğunluğu uzak doğudan ithal kan şekeri ölçüm sistemlerinin (glukometre) ciddi oranlarda hatalı ölçüm yaptığı öne sürüldü” denilerek Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’nin (RSHM) onay verdiği cihazların hayati risk yarattığından bahsedilmektedir.