Sus. Sadece sus… Sessizce ve sakince hiç konuşmadan sus. Perdenin arkasında dünyanın en isyankâr konuşmasını duyarken yine sus…
Sıcak bir temmuz akşamıydı, alkolik hastaları henüz uğurlamış; mide kanaması geçirenlerini ise henüz toparlamıştık. Şimdi ise trafik kazası saatine doğru usul usul ilerlemekteydik. Travma bizim işimiz değildi ama acilde geçirilen gecelerde travmaya gelen bir hastanın ya şekeri ya da tansiyonu elbet yükselirdi. İsyankar bir gecenin şafağına doğru yaşadığımız sessizlik bizleri hayrete düşüren bir vaziyetteydi. Bu kadar susacağımızı bilsek herhalde o akşam oraya hiç gelmeyebilirdik…