Kategori: Köşe Yazılarım
Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu’nun tıp, sağlık ve ülke gündemine ilişkin fikirlerini içeren köşe yazıları
Bu bir zorunluluktur!
Hekimler içinde bulundukları toplumun lideridir ve o toplumun başta sağlığı olmak üzere her faaliyetinden sorumludur!
Bu gerçek, tıbbın en temel öğretilerinden biridir.
Nasıl mı? bir örnekle anlatalım:
Siyaset de toplum sağlığını etkileyen en önemli konuların başında gelir. Örnek vermek gerekirse;
Yanlış siyaset ve politikalar hatalı ekonomi yönetimine sebep olarak o ülke vatandaşlarının düşük asgari ücretle açlık sınırı altında yaşamalarına sebep olabilir;
Bu durum o ülke vatandaşlarının temel gıda maddelerini başta sebze, meyve ve et olmak üzere yeterli miktarda alamamalarına sebep olabilir.
Böylesi bir süreçte gelecek nesiller ve aileler hastalanarak işsiz kalabilir, ülke ekonomisine katkı koyamayabilir. Dünyanın en büyük fabrikasına sahip olsanız bile işçiniz olmadan asla çalıştıramazsınız.
İşte oluşan bu kısır döngü yine topluma zarar ve ekonomik felaket olarak geri döner.
Sonuç olarak halkın içerisinde bizzat bulunan doktorlar, siyaset yapma; toplumu doğru yöne yönlendirme ve de ülkenin geleceğine sahip çıkma zorunluluğunu taşımaktadır.
Dolayısıyla siyasetin içerisinde bulunmayan hekim o topluma ihanet etmiş sayılır.
Yer mi? Yemez!
Hangi cemaatin adamısın,
Hangi tarikatın müridisin?
İktidar partisinin hangi il-ilçe başkanının yeğenisin?
Peki, hangi soyadına sahipsin?
Hiçbiri değil misin?
O zaman bu ülkede ne bilim yapabilirsin,
Ne de ilim…
Türkiye’deki tüm bilim adamlarını toplasak,
Her şeye rağmen “direnen” azınlık bir kısmı hariç;
“Adam gibi bilim adamı” olan,
Sayılıdır diyebiliriz.
O zaman sormazlar mı adama,
Bu kadar hoca,
Pardon bu kadar hacı hoca;
Ne yapıyor üniversitelerde?
Pardon zaten bu ülkede bilimin başkanı,
Hayvanat bahçesi müdürü değil mi?
Bakmayın hayvanat bahçesi dediğime,
Bakın Çin’deki Beijing Hayvanat Bahçesi örneğine,
Pandaların soyu tükenmesin diye,
Harıl harıl çalışan bilim adamları gani…
Büyük devletlerin hepsinin bir pandası var;
Bizde ise “şemsiye ile keklik dürteni”.
Bitti mi?
Bitmedi…
Hadi bildiğimiz yoldan gidelim…
Tıbbı bitirdiniz Aziz Sancar gibi,
TUS’a girdiniz,
Hatalı mahkemelik sorularla sonucunuz değişebilir,
Ya da bazı siyasilerin dediği gibi sorular çalınmış bile olabilir…
Hatta aslında TUS’u kazandığınızı,
Mardin’de mecburi hizmetinizin bitmesine yakın öğrenmiş bile olabilirsiniz…
Çünkü Türkiye’de hukuk arkadan gelir…
Sizden önden gidersiniz…
Yani önce kazık yer,
Sonra yediğiniz kazığı çıkarmakla mücadele edersiniz…
Siz bu saçmalıklarla uğraşırken,
Mark Facebook’u kurar,
Stephan DNA kodlar,
NASA Mars’ta su arar;
Siz ise ülkenizde facebook twitter’ı kapatır,
Dünyayı dize getirirsiniz…
Bizden adam olur mu?
Neden olmasın?
Çok zeki milletiz vesselam…
Hem de Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Lazıyla…
Pırıl pırıl bir milletiz!
Üniversiteleri özgürleştirin,
Siyasi kadroları temizleyin…
Bakın neler oluyor.
Bilim özgürlük ortamında gelişir,
Baskı ortamında körelir…
Soruyorum:
Yer mi?
Yemez!
Hem boğaz iltihabına karşı sizi korur; hem de güne zinde başlatır!
Adaçayı latince adıyla (Salvia pratensis) antibiyotik özelliği olan bir bitkidir. İçeriğindeki salvin ve carnosol bakterileri öldürürken; cineol öksürük kesici özelliğe sahiptir.
Bu sebeple erişkinlerde ve çocuklarda adaçayı “çok fazla” olmamak kaydıyla ve yeri geldiğinde “gargara” olarak da kullanılabilir.
* Özellikle hamileliğin ilk üç ayında bitki çayları tüketmeyin. Hamilelik dönemi boyunca tüketeceğiniz bitki çaylarını da sizi takip eden doktorunuza mutlaka danışın.
* Burada yazan bilgiler tavsiye niteliğindedir ve herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir hastalığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız.
Adile Teyze’nin sıcak yüreği
Kavaklıdere Köyünden Adile teyze geldi bugün…
Çantasında üç beş şeker ve bir kolonya şişesiyle…
“Hediyemdir doktor evladım” dedi, “ben gidiyorum hakkını helal et çok emeğin geçti…”
“Nereye gidiyorsun teyzem” dedim “otur oturduğun yerde…”
“Sen anlamazsın” dedi;
Sustum…
Dedim ki: “gel seninle fotoğraf çekilelim hatıra kalsın maziye…”
Adile teyzemin gözleri nemlendi, kelimeler yüreğinde düğümlendi…
Allah uzun ömürler versin; daha ne diyebilirim?