Aylardan mart, günlerden şubat; soğuk yani…
Akşam olmuş,
Vizit yapıyoruz…
Bir anlamda biz de dükkanı kapatıyoruz.
Gün birikmiş üstümüzde, ağırlığı kaldıramaz hale gelmişiz.
Peşi sıra yürüyen, ayakları yere basan, gönülleri başka yerde olan hekimler.
Bir hasta.
Tansiyon yüksekliği sebebiyle, akciğeri su toplayan bir teyze.
İyileşti… ölümden döndü aslında da neyse.
“Size şarkı söylemedim be çocuklarım dedi”
Sessizlik…
Döndük gidiyoruz!
O de ne?
Bir ses ki aman Allahım!
“Kaç kere yemin ettim, kaç gönüle de girdim” diye bir başladı teyzem.
Ses de ne ses…
O yaşta da şarkı söylenirmiş, onu da öğrendik!
“Sizsiz yapamıyorum” Allah hekimlerimizi başımızdan eksik etmesin,
dedi ve bitirdi.
Kocaman bir alkış tufanı koptu tabi.
Kalburüstü cenazelerde mevlüt okuyormuş teyzem.
Çok hekimi yollamış kendi deyişiyle.
Ve ekledi
“Ben okurum ağlar millet ona göre”
Bir ara topluca çağırsak mı ne?