Kategoriler
İç Hastalıkları Nedir?

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı Kimdir?

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı Kimdir?

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı Kimdir?

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı ( DAHİLİYE UZMANI ) şeker hastalığı, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları, kan hastalıkları, sindirim sistemi (mide ve barsaklar) hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, hormon hastalıkları ve obezite (şişmanlık) gibi problemlerinizde başvurmanız gereken uzman doktordur.

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı

Dr. Özgür Niflioğlu Kimdir?

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı Kimdir?

Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu Kimdir?

İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doğdu…

İzmir Karabağlar Yeşilyurt İlkokulunu bitirdi…

İzmir Konak Anadolu Lisesi’ni kazandı ve liseyi Okul Birincisi olarak derece ile bitirdi…

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nde okudu ve Ege Tıp’ı derece ile bitirdi…

Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü‘nü kazandı…

Türkiye’de bir eğitim ve araştırma hastanesinde seçimle göreve gelen ilk asistan temsilcisi oldu ilerleyen süreçte tüm Türkiye’deki asistan hekimlerin temsilciliğini yaptı.

İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden İç Hastalıkları Uzmanlığını aldı…

İngilizce (çok iyi derecede) ve Almanca bilen Dr. Niflioğlu, doğduğu hastane olan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. İç Hastalıkları Servisi’nde görev yaptı ardından 2013 – 2015 yılları arasında Aydın Çine Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Kliniği’nde Dahiliye Uzmanlığını sürdürdü.

Yüz binlerce genci ve milyonu aşan ailelerini Bedelli Askerlik Derneği çatısı altında birleştirerek tüm siyasi partilerin ittifakı ile yeni bir bedelli askerlik yasasının çıkmasına öncülük etti. Bu süreçte yeni nesil teknolojik imkanları sivil toplumun gücüyle birleştiren Niflioğlu’nun gerçekleştirdiği çalışmalar Hükümet ve Muhalefet tarafından takdirle karşılandı ve dünyanın önde gelen basın kuruluşlarının dikkatini çekti.

2013 – 2014 döneminde Türkiye’nin en iyi sağlık sitesi seçilen Hekimlerin Sosyal Medya Platformu www.asistanhekim.org ‘un editörlüğünü, 2015 – 2017 yılları arasında da Hekim Hareketi Derneği Başkanlığı’nı yürüten Dr. Niflioğlu, sosyal medya ve bilişim teknolojileri uzmanı olarak seminerler vermekte ve İstanbul Kadıköy’de merkez ofisi bulunan Obezite Atölyesi’nde obezite – diyabet alanlarında sağlık danışmanlığı hizmeti vermektedir. 

Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu,

Yer aldığı organizasyonlar

2001 – 2006 : Ege Bilimsel Araştırmalar Topluluğu (EBAT)

2003 – 2004 : IFMSA International Federation of Medical Students’ Association

TURKMSIC Türk Tıp Öğrencileri Birliği Mülteci ve Barış Kolu Türkiye Direktörlüğü

2007 – 2009 : İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Arkeoloji ve Tarih Topluluğu

2009 –  2013 : Türk İç Hastalıkları Derneği Genç Dahiliyeciler Çalışma Grubu Üyesi

2010 –  2014 : İzmir Tabip Odası Üyesi

2010 –  2014 : Türk Toraks Derneği Üyesi

2011 –  2012 : İzmir Tabip Odası Asistan Hekim Komisyonu Kurucu Üyesi

2011 –  2012 : İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Asistan Hekim Temsilcisi (Seçimle)

2011 –  2012 : Uzmanlık Dernekleri Eş Güdüm Kurulu, Asistan ve Genç Uzman Hekim Çalışma Grubu, Kurucu Yürütme Kurulu Üyeliği ve II.Başkanlığı (Seçimle)

2012 – 2013 : Hekimler Derneği Genel Sekreteri

2014 – 2015 : Bedelli Askerlik Derneği Başkanı (Dernek çalışmaları neticesinde yeni bedelli askerlik kanunu çıkmasıyla birlikte faaliyetler başarıyla tamamlandı)

2015 – 2017 : Hekim Hareketi Derneği Başkanı

2016 – : İstanbul Tabip Odası Üyesi

Daha fazla bilgi için

Kategoriler
Köşe Yazılarım

İzmir’in bilinmeyen kurtuluş hikayesi…

İzmir’in bilinmeyen kurtuluş hikayesi

Toz…

Sadece toz…

On dört gündür gece gündüz yollardaydı. Otomobilin gittiği istikamette batan güneş, mavi gözlerini kamaştırdı. Cebinden camları kömür karası gözlüğünü çıkardı. Üstüne yapışan mübarek vatan toprağının yorgun tozlarını beyaz gömleğiyle temizledi.

“Şu kasabaya sür çocuk” dedi.

Şoförüyle Turgutlu’yu şöyle bir turlayıp Armutlu’ya doğru yola koyuldu. Köyden dumanlar yükseliyordu. Güvenli bir sokakta otomobilden indi. Yanan ahşap evlerin çatırtısı ağustos böceklerinin sesleriyle karışmıştı. Tebdili kıyafet içindeydi…

Karşıdan yetmiş seksen yaşlarında kırık bastonuyla seke seke ilerleyen bir amca yaklaştı. Bir otomobile bir kara gözlüklü adama baktı. Sonra koynundan bir fotoğraf çıkardı. Bir fotoğrafa bir adama baktı. Adam o sırada gözlüğünü hafifçe alnına doğru kaldırınca olanlar oldu!

Yaşlı amcanın eli ayağına dolaştı. Rengi beyaza çaldı. O an yetmişlik dededen çıkan yirmilik ses tüm köyü inletti.

“Sensin O, sensin! Kemalimiz geldi’”

Tüm köy ahalisi koşa koşa Mustafa Kemal’in yanında bitti…

Kimi elini, kimi ayağını, kimi otomobilinin tekerleğini öptü.

Savaş olanca hızıyla sürmekteydi.

Zafer mutlaktı ama netice nihai değildi.

Tekrar otomobile bindiler;

“Şu tepeye sür çocuk” dedi.

9 Eylül 1922 öğle vaktiydi.

Önce Fahrettin Paşa’nın İzmir’e girdiği haberi geldi, sonrasında da Alsancak, Karşıyaka ve Bornova’da yer yer çatışmaların devam ettiği haberi…

Tekrar arabaya bindiler. Akşamüzeri Nif’e geldiler. Nif, Mustafa Kemal için baba ocağıydı. Çünkü Nifliler de babası Ali Rıza Bey gibi Makedonya Manastırlıydı. Beyaz eşarplı Nif kadınları Mustafa Kemal’in ayağına kapandı. Hüngür hüngür ağlıyorlardı. Kurak Anadolu toprağı balkan göçmeni bu kadınların gurur dolu gözyaşlarıyla sulanıyordu.

Beyleri dağdaydı, efeydi, düşman peşindeydi…

“Buradan İzmir’i görmenin imkânı var mıdır?” diye sordu…

Dağdaki efelere haber uçuruldu; onların mahiyetinde akşamüzeri Belkahve’ye intikal olundu. Deniz’i gördükleri anda Yaveri Salih Bozok gözlerinden yaşlar süzüle süzüle:

“Deniz! Deniz!” diye haykırmaya başladı…

Başarmışlardı…

İzmir'in bilinmeyen kurtuluş hikayesi...
İzmir’in bilinmeyen kurtuluş hikayesi…

Tepedeki incir ağacının altına arabayı çektiler…

Güneş batmakta, ufuk çizgisi kırmızıya boyanmaktaydı.

Mustafa Kemal önce yanan İzmir’e sonra Kadifekale’ye henüz çekilen al bayrağa uzun uzun baktı…

Hiç konuşmadı… Sağır edici sessizliği şu sözler bozdu:

“Bilir misin çocuk dedi. 1905 yılının Şubat ayıydı. Ali ve Müfit ile beraber bizi Şam’a sürmüşlerdi. İstanbul’dan kalkan Nemse vapuruna binip Beyrut’a gitmek üzere yola çıkmıştık. Vapur yolcu almak üzere Punto’da (Alsancak – İzmir) mola verdi. Biz de vapurdan inip bir atlı araba tuttuk. İzmir’i ilk görüşüm o senedir. Arabayla şöyle sahil boyunca dolaştık. Hatta bir ara Pasaportta bir lokantaya oturmaya niyet ettik ancak vapuru kaçırırız diye cesaret edemedik. O zaman güzel İzmir’in en güzel yerleri hep yabancıların elindeydi. Ne mutluyum ki İzmir’i yeniden Türk kılmak bana nasip oldu. Kız kardeşi Selanik’i kaybettik ama İzmir bizim oldu.”

O sırada ağaçlıklar arasından bir atlı arabanın İzmir yönünden gelmekte olduğunu gördüler. Arabacı bağıra bağıra şarkı söylemekteydi. Yaveri Salih’e işaret etti “seslen bakalım nereden geliyor nereye gidiyormuş öğrenelim” dedi.

Yaver Salih gür bir sesle arabacıya seslendi:

– Nereden geliyorsun?

– İzmir’den, dedi arabacı.

– İzmir’de ne var ne yok?

– Askerlerimiz Kordon’da geziyor!

– Doğru mu söylüyorsun?

– Nah, işte İzmir, gidin de bakın bana ne soruyonuz diye Körfez’i işaret etti ve yoluna koyuldu.

Tekrar arabaya bindiler. Körfezde hala daha itilaf devletlerinin gemileri vardı. İzmir için tehlike henüz tam geçmemişti. Bunun üzerine komuta kademesi İzmir’in hemen dibindeki Nif’te geceyi geçirmeye karar verdi.

Yıllar süren savaş, acı ve keder bir köy evinde son buluyordu. O gece sabaha kadar balkan türküleri söylendi. Gözyaşları ve gurur birbirine karışmıştı.

Geceyi Nif’te geçiren Mustafa Kemal ertesi sabah Salih Bozok’a, şu unutulmaz sözünü söyledi:

“Bütün hayatımda sevinçle geçirdiğim bir gece vardır. O gece; ordumuzun İzmir’e girdiği günün Nif’te geçirdiğim gecesidir.”

Ve İzmir Fatihi Gazi Mustafa Kemal bilinenin aksine;

9 Eylül’de değil,

10 Eylül’de İzmir’e girdi.

O gün İzmir beyaz bir gelin gibiydi;

Al bayraklarla süslenen…

Çiçeklerle bezenen…

İzmir’in kurtuluşu kutlu olsun!

 

Uzm. Dr. Özgür NİFLİOĞLU

İç Hastalıkları ve Fitoterapi Uzmanı

Obezite – Diyabet

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Dürüst insanlar hala var!

Dürüst insanlar hala var!

Beni tanıyanlar bilir, hastalarımla iletişimde olmayı severim.

Çünkü gerçek tedavi iletişimdedir.

Önemli olan dünyanın en iyi ilacını yazmak değil, derdi olanın derdini paylaşmaktır.

Bu sebeple gelen hastalarıma gerektiğinde sosyal medyadan bana ulaşmaları için detaylı iletişim bilgilerimi içeren kartımı verir, yanlarında taşımalarını tembih ederim.

Bu satırları Japonya’daki pilot hastamın diyabeti, Azerbaycan’daki obezite hastamın verdiği kiloları paylaşmak için değil; daha insani daha güzel bir olayı yazmak için açtım…

Az önce Fatih Belediyesi’nde görev yapan dürüst bir pazaryeri zabıtasından telefon aldım.

Telefondaki zabıta memuru:

“Hocam bir cüzdan bulduk, ancak teyzenin kendisine ulaşamadık. Fakat cüzdandaki kartınızdan size ulaştık, bu teyzeye nasıl ulaşabiliriz bize yardımcı olabilir misiniz?” diye sordu.

Ben de teyzenin adını soyadını hasta listemle karşılaştırıp teyzeye ulaşmaya vesile oldum.

Mutluyum çünkü belki de bir teyzenin emekli maaşını ya da torununa vereceği bayram harçlığına sahip çıkmaya vesile oldum.

Ama esas mutluluğum bununla sınırla değil…

Mutluyum,

Türkiye’de hala İstanbul Fatih Belediyesi’nde çalışan dürüst zabıta memurları gibi insanlar olduğu için,

Mutluyum,

İletişimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kendime kanıtladığım için!

Korkmayın bu ülkeye hiçbir şey olmaz…

Çünkü dürüst insanlar hala var!

Dürüst insanlar hala var!Uzm. Dr. Özgür NİFLİOĞLU

Obezite Atölyesi Kurucusu

Kategoriler
Güncel Sağlık Bilgileri

Zayıflatan Tüyolar Serisi, nasıl kilo veririz?


Zayıflatan tüyolar serisine başlayalım:

Obezite ile mücadelenin sadece yemek yemeyerek,

ölümcül diyetler yaparak – ki buna karşı olduğumuzu ve işe yaramadığını defalarca kez ifade ettik; 

ve tüketici sporlarla olmayacağının altını bu vesile ile tekrar çizeyim… 

Şimdi sana senden bahsedeceğim; 

Hazır mısın?

Şu dediklerimi yaparak ayda ilave birkaç kilo vermen mümkün!

Zayıflatan Tüyolar Serisi, nasıl kilo veririz?

Sen de alışverişe aç karnına çıkanlardan mısın?

Çıkma kardeşim; aç açına alışverişe çıkılmaz,

Aç karnına alışverişe çıkarsan ne kadar lüzumsuz yiyecek varsa alır dönersin,


Hatta yolda bunların bir çoğunu yiye yiye gelirsin,

Yalan mı 🙂

Tabi ki değil!

Alışverişe gideceksen liste yapacaksın!

Yanına ihtiyacın olandan fazla para asla almayacaksın,

Yoksa artan parayla tatlı matlı alırsın maazallah 🙂

Alışverişe gidince yolda yiyeceklerini değil evde pişireceklerini almalısın,

Dedim ya yoksa yolda yiye yiye gelirsin…

O sensin itiraf et!

Bir de o televizyonlarda oynayan sucuk mucuk reklamlar var ya,Zayıflatan Tüyolar Serisi, nasıl kilo veririz?

Gördüğün anda kaç!

Canın manın çeker, 

Gider markete karnına gömersin,

Son olarak eminim hiç bakmadın ama,

Satın alırken aldığın yiyeceklerin kalorisine bak,

Düşük kalorili olanları tercih et,

Yaparsan ne ala,

Yapmazsan …

Kısacası obezite ile mücadele,

Markette başlar,

Evde biter,

Hadi hayırlı haftalar!

 

Uzm. Dr. Özgür NİFLİOĞLU

Obezite – Diyabet – Sağlıklı Yaşam Danışmanlığı

www.facebook.com/ozgurniflioglu

Kategoriler
Güncel Sağlık Bilgileri

Obezite körlüğe sebep olur mu?

Obezite körlüğe sebep olur mu?

Obezite’nin gözü olsa, kör olur muydu bilmem ama obezitenin bizi kör ettiği ayan beyan ortada…

Obezite Atölyesi’nde programa dahil ettiğim hastalarımın hep sorduğu bir soru var:

“Hocam ne kadar zamanda kaç kilo verebilirim”

Benim de ısrarla bu noktada söylediğim bir şey var:

“Siz kiloyu bırakın da nelerden kurtulduğunuza bir bakın”