Kategoriler
Köşe Yazılarım

Bir Yunan Doktora sordum: Gelir misin?

Efharisto Poli

Selanik göçmeni,
Manastır kırması bir Balkan evladı olarak,
7.000 Yunanlı doktora yapılan çağrı hakkında söz söylemesem olmaz,
Bizzat konuyu Yunanlı meslektaşımla konuştum:
Sansürlemeden aktarıyorum:
Yasas Eleni,
Ti kanati?
Birşey soracağım,
Türkiye’ye gelmeyi düşünür müsün?
Tabi cazip bir teklif,
Türkiye çok güzel bir ülke,
hem de anneannemler İzmirli!
İyi de Eleni seni İzmir’e çağırmıyorlar ki,
Pers sınırında istihdam etmek istiyorlar,
Öyle mi!
E tabi yine de belli olmaz.
x x x
Özgür sizde siesta var mı?
Yok
Nöbet ertesi izin var mı?
Yok
Mesai üçte bitiyor mu?
Hayır
Bir hastaya 20 dakika ayırabiliyor musun?
Şaka mı yapıyorsun? bu konuyu İngiltere’de sana anlatmıştım!
Her ay sabit maaş alıyor musunuz?
Hayır
Peki diyelim hakkımız yendi, hakkımızı arama şansımız var mı?
Yok
İlginç, biz her türlü hoşnutsuz durumda,
hakkımızı aramak için Sintagma Meydanı’na çıkarız,
Yunan demokrasisinin geleneğidir bu!
Valla, biz de çıkacak meydan yok Eleni,
ayrıca meydana çıkmanı da asla tavsiye etmem.
Nasıl yani adaletsizlik olunca,
siz hekimler susuyor musunuz?
Evet.
Ya niye takıldın buraya bu kadar boşversene,
Hem bizde TUS sınavı var,
Uzman olmak için bir uzmanın ölmesi gerekmiyor!
Neyse konuşma böyle uzadı,
Efharisto poli Özgür dedi kapattı gitti…
x x x
Esasında Türkiye komşularımıza oldukça çekici geliyor,
ama eski havamız pek yok nedense;
İlginç bir notla bitireyim:
Eleni’nin yalancısıyım;
Yunanistan’da uzman hekim olmak için sıraya yazılıyorsunuz,
bir uzman hekim ölmedikçe de uzman olamıyorsunuz,
Sözün özü,
Gelirler mi bilmem,
ama eminim haberleri yok!


Kategoriler
Köşe Yazılarım

Değerli hastamın “antika” hediyesi

Fotoğrafa bakıp bu nedir dediğinizi duyabiliyorum, ilk gördüğümde emin olun aynısını ben de dedim.

Tedavisini başarıyla tamamladığım 80 yaşındaki teyzem sağlığına kavuşmanın sevinciyle bana ziyarete geldi. Hem de elinde bir çift ayakkabı ile.

Dedim teyzecim bu nedir?

Dedi antikadır, tarihi eserdir, yüz yaşına yakın bir kunduradır; müzeye koyarsın!

Halihazırda bir müzem olmasa da 🙂 sizlerin göz zevkine bu nazik hediyeyi sunuyorum…

Herkesin hayalindeki kırmızı ayakkabaları umarım beğenirsiniz 🙂

Kategoriler
Köşe Yazılarım

İşte o anlar müthiş bir fotoğraf

oanlar

Bu fotoğraf 1985 yılında Polonyalı ünlü Kalp Cerrahı Profesör Zbigniew Religa’nın 24 saat süren ilk kalp nakli ameliyatının başarıyla sonuçlanmasının gururuyla hastanın kalp ritmini monitörden izlerken, asistanı bitkin bir köşede yığılmış yakalıyor.

1987 yıllında National Geographic tarafından yılın fotoğrafı seçilmiş.

Fotoğraf: James L. STANFIELD/Nat Geo

Kategoriler
Köşe Yazılarım

Kardiyoloji asistanı olmak için 400 bin TL yatırdı

İlgi çekici bir başlık,

Yakın gelecekten bir haber…

İster inanın ister inanmayın ama,

Bundan üç beş yıl sonra,

Asistan hekim olmak için,

Üzerine para verirseniz,

Sakın şaşırmayın!

x x x

En nihayetinde “uzmanlık eğitimi” bir üst ihtisas,

Birileri size altın bilezik veriyor,

Siz ise karşılığında hiçbir şey vermiyorsunuz…

Hatta üzerine maaş bile alıyorsunuz!

Ben bu doğrudur,

Yanlıştır,

Demiyorum.

Ama,

Yakın gelecekte asistan hekim olabilmek için,

Ciddi bütçe gerekecek diyorum.

x x x

Dünyada birçok örneği var.

Bu parayı verenler,

Sadece eğitim alıyor,

Nöbet sonrası izin kullanıyor,

Ve hocanın veli nimeti haline geliyor…

Hal böyle olunca da:

verdiği paranın hesabını soruyor!

x x x

Çok değil,

Üç beş yıl içinde,

Ufukta paralı asistanlık gözüküyor…

Demişti dersiniz…

Hayaldi gerçek oldu!

Kategoriler
Köşe Yazılarım

101 yaşındaki hastamdan uzun yaşamın sırları

erpehlivan_amca
“takmayacaksın evlat, takınca geçmiyor”

Bundan 3 – 4 yıl önce 114 yaşında bir hastamız olmuş, kendisini başarıyla tedavi etmiş ve evine yürüyerek göndermiştik. Şu an 118 yaşında olduğunu ve sağlıkla yaşamaya devam ettiğini biliyorum…

Erpehlivan amcamız ise 101 yaşında çakı gibi! Güçlü kuvvetli!

Gençliğinde 20 yıl pehlivanlık yapmış, 75 yıl önce İzmir’e taşınmış… 

Kurtuluş Savaşı’nda Kemal Paşa ile savaşmış muhaberecilik yapmış. (Atatürk değil Kemal Paşa demesi ilginç bir ayrıntı)

Geçen seneye kadar Karabağlar’dan Bornova’ya yürüyerek gidiyormuş (yaklaşık 15 km). Bu sene daha az yürümekle beraber enerjisinden ve de yaşama gücünden hiçbir şey eksilmemiş.

Erpehlivan amca’ya uzun yaşamın sırrını sorduk:

Cevap basitti:

Sıkıntı ve sorunları küçük beyninizde biriktirmeyin!

Her gün hareket edin!

Erpehlivan Amca’ya Allah’tan uzun ömürler diliyoruz…