Ne şehittir, ne gazi…
Düşünüyorum, düşündükçe daha çok çıldırıyorum.
Bir ay kadar önce “sağlıkta şiddete sıfır tolerans” adı altında bir grup kurmuş, yirmi bin kişiyi bir araya getirmiş ve demiştik: “Lütfen birileri ölmeden bir şeyler yapın, bizi hedef göstermekten vazgeçin.”
Geride dört aylık bebeği, patoloji asistanı eşi, ve yüz binlerce beyaz yürek bıraktı Ersin.
xxx
Dün akşamdan bu yana binlerce e-posta, telefon, tweet alıyorum.
Üzülüyorum ama neden mi?
Taziyesini yayınlamamızı isteyen siyasi rant peşinde koşan milletvekilleri mi ararsınız;
Seçim arifesinde bu olayı istismar etmek için, ağızlarının suyunu akıtan bazı tabip odaları mı;
İşleyecek konusu kalmadığı için bugün tv’de bu konuya yer verecek sözde “medya öncüleri mi”.
Kimi ararsanız var.
Hepinizi Allah bildiği gibi yapsın
Biz bir kardeşimizi kaybettik. Siz daha konuşun.
Ölüm tacirliği yapın.
xxx
Dün sosyal medyada “hekimler çok para alıyorlar ama” diyenlere ilave bir sözüm olacak.
Arabamı park ettiğim otopark günde 750 TL vergisiz net kazanca sahip.
Bana ilacını çalışan mümessil bizim aldığımız maaşla çoğu zaman dalga geçiyor.
Yalan dünya dizisinin geri zekalı “Orçun’u” öpüşerek bir reklamdan 150 bin TL alıyor.
Dün şehit olan taze uzman Ersin Arslan ise 3200 sabit, üzerine hayatını kazanıyordu.
Canı pahasına…
Öyle de oldu, bedelini canıyla ödedi.
Türkiye’nin en yetişmiş, en okumuş, en kaliteli beyniydi.
Öyle elitist hoca takımı gibi muayenehaneye mi tercih etsem, üniversitede mi kalsam acaba demiyordu.
Tuzu kuru “monşerlerden” biri değildi yani.
Devlette çalışıyordu.
Hani birilerinin söylediği gibi “2023 Türkiye’sinin” geleceğiydi, her şeyiydi.
Sayısı belki de yüzü bulmayan göğüs cerrahlarından biriydi.
Olağanüstü şartlarda olağanüstü işler yapıyordu.
Bedeli bu olmamalıydı.
Ne oldu peki?
Ne şehit oldu, ne gazi, ne yoluna gitti?
Yazık, çok ama çok yazık.
Buradan uyarıyorum.
Bu konuda kanun hükmünde kararname mi çıkarırsınız, acil meclisi mi toplarsınız, ne yaparsınız bilmiyorum.
Ama,
Bir şeyler yapın.
Yeter artık.
TÜKENDİK.